Sahipsiz yüzler, yüzsüz sahipler...
Erte, sanırım kendi hayatından yola çıkarak bize bir şeyler anlatmaya çalışmış bu romanda ama fazla cesur davranamamış. Romandaki cesur(!) karakterlerin yaşadığı tereddütler onda da belirgin şekilde var.
Tahir, Ferhat, Aslı gibi (aşk efsanelerinden aşinayız hepsiyle) isimlerle bir fantazya dünyası kurması yazarı ironi sınırlarına yaklaştırıyor ama yine de ironinin büyülü dünyasına giremiyor.
Yazar, okuyucuya asla geniş sınırlar bırakmıyor. Bazen okuyucuyu "Sen düşünemezsin ben açıklayayım." dercesine köşeye sıkıştırıp en basit yerlerde bile kendisi devreye giriyor. Yazar yazmakla kalmıyor okuyucu yerine okuyor ve düşünüyor da.
Varoluşa dair beklenti ile okuyacaksanız aman diyeyim!.. Bir iki defa zayıfça bir dokunuş var ama gerisi yok.
Büyük beklenti ile başladığım kitabı hayal kırıklığı ile bitiriyorum. Yine de fırtınalı aşklardan keyif alan okuyucular için heyecanlı bir okuma deneyimi olabilir.