"Hazırlıklı olmak mı? Tek yaptığımız kaçmakken hazırlıklı olmaya ne gerek var?" "Evet, ama tatlım," derdi babam bıkıp usanmadan, "hazırlıklı olduğumuz için kaçabiliyoruz ya."
Ben daha yedi yaşındayken anlatmıştı babam: Dünya birsistemdir. Okul bir sistemdir. Komşular bir sistemdir. Kasabalar, hükümetler ya da insan kalabalıkları keza. Aynı şekilde insan vücudu da bir sistemdir. Küçük, biyolojik alt sistemlerden oluşan bir sistem.Suç hukuku derseniz, o da bir sistemdir. Katolik Kilise mi dediniz? Konuşturmayın şimdi beni. Tabii bir de organize sporlar var, değil mi? Birleşmiş Milletler ve tabii ki Amerika Güzellik Yarışması. "Sistemi sevmek zorunda değilsin," diye devam ederdi babam nutkuna. "İnanmak ya da aynı fikirde olmak zorunda da değilsin. Ama iyice anlayacaksın. Sistemi anlayamazsan hayatta kalamazsın." Aile de bir sistemdir.
Dedektiflerin arasında popüler bir şakadır: bütün cinayetler ya sabah 3:05'te ya da öğleden sonra 4:50'de işlenir. Hep gündüz vardiyasının erken başlayıp bütün gece sürmesi için.