''…
Hani ya bazı zamanlar yalnız arkadan görünen bir vücut, elbisenin bir inişi, saçların bir dalgalanışı, bir adım atış, bir kol sallayış, velhasıl bir vücudun varlığının üzerinde uçan bir hava birdenbire gözlerinizi karşı konulamayan bir cazibeyle çeker, siz ileriye gitmek, arkasından gördüğünüz bu vücudu bir de önden görmek istersiniz, işte onunla ilk karşılaşmam böyle oldu. O anda hissettim ki şu önümde yürüyen henüz çehresi görülmemiş vücut benim sevmeye mahkûm olduğum vücuttur. Onda öyle bir şey vardı ki -buna bir isim vermek mümkün değildir- bütün sevmek kabiliyetlerimin toplanıp açılacağı bir zemindi diyeceğim… vapurun bacasından kıvranarak çıkan dumanın bir esmer yağmur gibi denize dökülüşünü, kalabalığın arasından kıvrılıp geçerek kaybolan bir bisikleti… sallanan bir sandalı seyrederken bunlara ayrı bir önem veren ben, şu saniyede her şeyi, bütün etrafı, beni çevreleyen bütün manzaraları ve ayrıntıları unuttum; önümde yalnız o vardı, yalnız onunla meşguldüm.
…''
Sayfa 157 - Can Yayınları