Ayrılaştıran, gayrılaştıran, seni beni onu yani bizi ötekileştiren bir dönem... Üstelik dilimiz,dinimiz,inancımız da birken... Kendi vatanımızda özgürlüğe hasret kaldığımız bir dönem... Masasında yemek yediğimiz karşı komşumuza saygımızın tek bir kelime ile yerle bir olduğu dönem... Masum insanları etiketleyip,fişleyip ifşa ettiğimiz;onlara yaşam alanı bırakmadığımız hatta ve hatta pek çoğunu da hapse attırdığımız bir dönem... Hele ki o ikna odaları... Evet,ikna odaları kitabın konusuydu.
Her bölümde kendimle savaşmaktan,sorduğum cevapsız kalan sorular yüzünden bir oturuşta bitiremedim. Oysa kısa bir kitap,tıpkı ömrümüz gibi. Mutlu son bekledim, ama yazar suratıma çarptı hayatın her zaman mutlu sonla bitmediğini. Akıcı,yalın bir dil. Sevgiliye yazılan mektup formatında,haliyle üslup samimi. Anlatım sürükleyici ama can yakıcı. Hele sonlara doğru kitapların yakılmasından bahsettiği kısımlar... aklımın ipleri rüzgara kapılan balon misali ordan oraya uçuştu.
Seçimler yaklaşırken konusu itibariyle biraz daha araştırma yapıp iyice düşünmeme neden olacak ve oy vermeyi düşünmezken oy vermemi sağlayacak bir kitap oldu. İlahi zamanlama yine mükemmel çalışıyor,şükürler olsun. Kitapla kalın.