Tarih, arkeoloji, polisiye, politika, mafya, CIA gibi birçok yönü ve kolu olan bir kitap. Oldukça ayrıntılı ve olay örgüsü biraz karışık. Karakter sayısı da fazla çünkü herkes farklı amaçlarla aynı şeyi arıyor. Bunca kişinin ve örgütün arasında hedef haline gelen Freya, ablasının ölümü ile başa çıkmaya çalışırken bir yandan kime güveneceğini bilmediği bu yerde hayatı için mücadele ediyor. Saklı vaha Zerzura'nın cazibesine karşı koyamayarak, Flinn ile çöle giderek ellerindeki ipuçlarını takip ederek vahayi aramaya başlıyorlar. Aksiyonu bol,çok detaylı bir anlatıma sahip olması yer yer tempoyu düşürüyor. Türü sevdiğim için çok rahatsız etmedi beni ama bu kadar uzatmamış olsaydı 10 puanlık bir kitap olabilirdi.
Kitabı uzatmak için giriş kısmı yersiz uzatılmış ve sıkıcı. 200. sayfadan sonra apayrı bir romana başlama hissiyati veriyor.Hikaye okudukça içine çekiyor.
Allah verir, Allah alırdı. İşler böyle yürüyordu.
Ayın gümüş ışığı küçük oğlanın başının etrafında adeta bir hale gibi parlıyordu. Eğilip yanağından öptü ve "Ana bahebak, yo noor eanay'a" dedi. " Seni seviyorum, gözümün nuru."