You can find Oldest Salgınlar ve Toplum books, oldest Salgınlar ve Toplum quotes and quotes, oldest Salgınlar ve Toplum authors, oldest Salgınlar ve Toplum reviews and reviews on 1000Kitap.
İtalyanca quaranta (kırk) sözcüğünden hareketle “karantina” ismini almış olan bu tutukluluk dönemi, halk sağlığı stratejisinin çekirdeğini oluşturmaktaydı. Süresi Hristiyanların kutsal metinlerine dayanmaktaydı.
Dünyada yaşanmış salgınları inceleyen muhteşem bir çalışma ve araştırma. Veba, Çiçek, Sarıhumma, Dizanteri, Tifüs, Kolera, Tüberküloz, Polio, AIDS, Sars ve Ebola salgınlarının etkileri, sebepleri ve sonuçları detaylı bir şekilde ortaya konmuş. Hastalıkların özellikleri ve semptomlar gösterilmiş. Coronavirüs de eklenmiş ama biraz reyting amaçlı olmuş, diğerleri gibi değil. Ancak ben kitabı çok beğendim. Tam zamanında bulup okuduğumu düşünüyorum. Tavsiye ederim..
Doğrusu küresel modern bir toplumun birçok temel özelliği, dünyayı pandemik hastalıkların meydan okumalarına karşı feci derecede savunmasız halde tutmayı sürdürmektedir. SARS ve Ebola deneyimleri (yeni yüzyılın iki büyük "kostümlü prova") halk sağlığımızın ve biyotıbbın sağladığı korumaların gözeneklerle dolu olduğunu hatırlatan ayıltıcı ikazlardır. Modernliğin öne çıkan özellikleri (nüfus artışı, iklim değişikliği, hızlı ulaşım araçları, mega kentlerin yetersiz kentsel altyapıyla büyümesi, savaşlar, bitmek bilmeyen yoksulluk ve büyüyen toplumsal eşitsizlikler) riski devam ettirmektedir. Ne yazık ki yakın zamanda bu faktörlerden hiçbiri hafifleyecekmiş gibi görünmemektedir.
İlahi hastalık yorumların çok daha yakın versiyonlarından biri Jerry Falwell örneğidir. Güneyli Vaftizcilerden ve Virginia kökenli olan bu evanjelik vaiz, mega kilise fenomeninin öncülerindendi ve Moral Majority* hareketinin kurucusuydu. Falwell HIV/AIDS salgıninin başlangıcını, salgın Tanrı'nın eşcinsellik günahı için verdiği bir cezadır diye nutuklar vererek karşılamıştı. Fakat hiddetlenmiş Tanri'nin cezalandırdığı kişilerin sadece homoseksüellerden ibaret olmadığını, kendi içinde buna hoşgörüyle bakarak günah işleyen toplumun da tümüyle cezalandırıldığını ilan etmişti. Nefretle dolu ve meşhur söylemlerinden birinde fikrini şöyle dile getirmekteydi: "AIDS sadece Tanrı'nın homoseksüellere verdiği bir ceza değildir, Tanrının homoseksüellere hoşgörüyle bakan toplumlara verdiği cezadır."
Avrupa'da da şeytani düşünce 1500'lü yıllarda, "Cadılara hiçbir acımam olamaz; hepsini yakacağım," diyen Martin Luther tarafından olanca netliğiyle ifade edilmişti.'
Tarihçi Vivian Nutton'un belirttiği gibi, Antik Yunan'da "yara cerrahları, kırık-çıkıkçılar, otacılar, ebeler, jimnastik çiler, kadın hekimler ve cin çıkaranlar" vardı."
Antik Yunan bu nedenle sağlıkla hastalıklar konusunda birbirine rakip iddiaların ve yaklaşımların olduğu bir yerdi. Hastalar birçok alternatif içinden seçim yapıyorlardı. Dolayısıyla Hippokrates'in külliyatı, tıbbi bir konsensüsle yazılmış otoriter ifadeler olarak değil, kendi pozisyonunu, ilgi ve müşteri çekmek için yaptığı iddiaları öne çıkaran tıbbi bir tarzın sesi olarak okunabilir. İçinde, hastanın güvenini kazanma ve kendilerine kılavuzluk edecek hiçbir öğreti olmadan pratikle uğraşan şarlatanları ifşa etme ihtiyacıyla ilgili tavsiyeler barındırması tesadüf değildir.