Sanat Tarihinin Tarihi

Vernon Hyde Minor

Sanat Tarihinin Tarihi Posts

You can find Sanat Tarihinin Tarihi books, Sanat Tarihinin Tarihi quotes and quotes, Sanat Tarihinin Tarihi authors, Sanat Tarihinin Tarihi reviews and reviews on 1000Kitap.
Sözcükler ve imgeler tam da doğaları gereği ideali ararlar.
Sayfa 227Kitabı okudu
Bu dünyanın güzelliklerinden başlayacaksın, hiç durmadan basamak basamak yüce güzelliğe yükseleceksin.
Sayfa 53 - Platon- sempozyumKitabı okuyor
Reklam
Doğa, sanatın yanında sessizliğe gömülür
Sayfa 137 - Benedetto CroceKitabı okuyor
304 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Kitabi bitirdim.Konuya ilgisi olanlara tavsiye edilebilecek bir kitap.Sanat tarihi hakkında yazılan eserleri inceleyen bu kitap,meraklısına iyi bir bilgi kaynağı olur.Cevirisi gayet iyi.Sadece sanat değil avrupanin doğuya ve kadına daha dogrusu ötekine bakışını da irdeliyor.okunur okutulur.
Sanat Tarihinin Tarihi
Sanat Tarihinin TarihiVernon Hyde Minor · Koç Üniversitesi Yayınları · 201367 okunma
Platon'un taklit teorisi, her şeye rağmen, doğanın taklit edilmesine dair değildir, zira Platon'un görüşüne göre, taklit eden sanatçı daima bir taklidi taklit eder.
Sayfa 287Kitabı okudu
Bazı feminist eleştirmenler, bizzat büyük sanatçılar listesinin inşa edilmesinin bile erkeksi bir bakış açısını açığa vurduğuna inanır. Bazı sanatçıları diğerlerinden daha ayrıcalıklı kılmak, öylesine yoğun bir iltimasçılıktan ve önyargıdan kaynaklanır ki bunun sonucunda kaçınılmaz olarak dengesizlik ve baskı ortaya çıkar. Hiyerarşiler yaratmak, birisini -bu örnekte kadınları- daha alt bir konuma indirmek demektir. Listeyi erkekler hazırladığı için listede çoğunlukla erkekler yer alacaktır. Üstelik büyüklük ve deha tartışması romantik dönemden kalma bir tarih hatasıdır
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Bu nasıl mümkün olabilir? Yetenekli ve tarihsel olarak önemli hiç kadın sanatçı olmadığı düşüncesi tamamen saçmadır. Kadın sanatçıların itibarını geri kazandırmaya adanmış sonraki metinler bunun tam tersini kanıtlamaktadır. Janson'in, Gardner'in ve Hartt'ın kitaplarının daha yeni baskıları, çok daha fazla sayıda kadın sanatçı içerir. Büyük olasılıkla kasıtlı bir art niyet veya bir komplo sebebiyle olmasa da, kadınların sistematik olarak dışlandığı fikrine kapılırız. Bu, "erkek önyargısı" olarak adlandırılabilecek şeyin bir örneğidir ve sanat tarihi metinlerinde ve derslerinde göstermek için yaptığımız yapıt seçimimizde nesnel ve tarafsız olmaya çalıştığımızda bile kadınlara karşı bir önyargıya sahip olduğumuzu varsayar. "Erkekçilik" (masculanism) öylesine derine işlemiştir ki onu fark edemeyiz bile. Erkekçi önyargıyı bulup açığa çıkartmak feminizmin amacıdır, öyleyse feminizmi, yanızca dünyayı sağduyuya dayalı doğal bir deşifre etme şekli olarak değil, aynı zamanda dünyaya gerçek bir eleştirel bakış olarak kabul etmeliyizdir.
Sayfa 215Kitabı okudu
Antikitenin kültürleri çok yoğun bir biçimde, hatta bazen tamamen kadın düşmanlığının güdümündeydi. Eski Yahudiler ve Yunanlılar, kadınları insan olarak görmüyor ve onlara mal muamelesi yapıyordu. Tevrat'ta kadınların kocalarıyla efendisine hitap eden bir köle gibi konuşmaları gerektiği, kız çocukların mal gibi satılabileceği ve bir erkeğin "Tanrı'm beni kadın yaratmadığın için şükürler olsun" diye dua ettiği yazılıdır. Yaratılışa göre Havva Âdem'in kaburgasından yaratıldığı için, kadın tam olarak insan sayılmaz, Tanrı'nın suretinden yaratılmamıştır. Türevseldir
Sayfa 214Kitabı okudu
Leonardo da Vinci
Görme duyusu konusunda kendinden geçme derecesinde coşkulu olsa da("Tanrı'nın yarattığı diğer her seyden cok daha mukemmel " sozuyle insan gözüne gönderme yapar; "Soyluluğunu hangi övgüler ifade edebilir? Hangi insanlar, hangi sözcükler kavrama alanının genişliğini tanımlayabilir?") görme tek başına yeterli değildir. Leonardo sırf çıplak gözden söz etmez, ayrıca dünyaya açılan mekanik lensler olarak göze de gönderme yapar; üstelik onun için, görmek düşünmektir, zekâdır, bilgilenmektir. Gözü beyinden ayırırsanız, salt benzetme kalır elinizde. "Sadece pratiğe dayanarak ve gözlerini kullanarak resim yapan ressam, önüne koyulmuş şeylerin hiçbirini anlamadan, sadece taklit eden, yansıtan bir aynaya benzer." "Doğal sonuçları gözlemleyen kişinin uyması gereken asıl kural şudur: Her ne kadar doğa nedenle başlayıp deneyime ulaşsa da, biz aksi yolu izlemeli, deneyimle başlamalı ve oradan da nedenleri araştırmaya geçmeliyiz," diye yazarak yöntemini açıkça ortaya koyar
Leonardo, deneyim fikrini yeni zirvelere taşımıştır. En belirgin olanlarını zikretmek gerekirse, botanik, zooloji, biyoloji, mühendislik, hidrolik, jeoloji, optik ve anatomi alanlarına önemli katkılar yapmış ve önemli keşiflerde bulunmuştur. Dünyayı tüm büyüleyici yönleriyle birlikte en ince ayrıntısına kadar incelemiştir. Çizimleri, fetüsün rahmin içindeki konumunu, kan damarlarının, dokuların, kasların ve iskeletin yapısını en ince ayrıntısıyla gösterir. Belki de çağının en yetenekli anatomicisidir.
Reklam
Roma'daki San Pietro Bazilikası'yla karşılaştığınızda , önce korkuyla karışık bir hayranlık duyarsınız, sonra şaşkına dönersiniz, kafanız karışır. Görkemli, harikulade süslenmiş bir kilisedir bu: Harcanan parayı bir düşünün! Hıristiyanlığın en büyük kilisesidir. Peki, böyle bir pırıltı Tanrı'nın Evi'ne yakışır mı? Açlıktan ölenleri, evsizleri düşünün. Bu paranın onlar için harcanması gerekmez miydi? Niçin bu kadar çok papa resmi varken, İsa'nın ve Tanrı'nın resmi daha azdır? Tanrı'nın Evi'nde bu kadar fazla sanat, putperestlikle bağlantılı değil mi? Bazılarına göre, San Pietro Bazilika'sını görmek bunaltıcı bir deneyimdir: Kilise, dünyevi şeyleri çok fazla ciddiye alıyormuş, aşırı bir zenginlik sergiliyormuş duygusu yaratır. Kutsal olanı pekiştirmek için zenginlik, sanat ve güzelliğin bir arada kullanılması, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinden beri kiliseyi endişelendirmiştir. Güzellik boştur; güzellik Tanrı'nın tezahürüdür. İmgeler tehlikeli putlardır; imgeler inananları bilgilendirir, eğitir. Hıristiyan düşüncesinin estetiğinin özünü, bu karşıt kavramlar oluşturur. Aslında tam da ortaçağa ve Hıristiyanlığa özgü bir sanat teorisi olduğu dusuncesinin kendisi sorunludur.
Görü ne denli gerçek olursa olsun, sanat nesnesi kendi başına dikkat çekmez. Plotinos şöyle bir öğüt verir: "Fiziksel güzelliğe bakan kişi, kendisini onda kaybetmemelidir, onun sadece bir imge, bir görüntü, bir ipucu, bir gölge olduğunu kavramalı ve yansıttığı şeye sığınmalıdır." Peki, ama neye sığınacağız? Öyle görünüyor ki bu, sanatçının zihnindeki tinsel bir yolculuktur, dolayısıyla akıntıya karşı mutlak Bir'e yönelmektir. Fiziksel nesneden bu "kaçış", "kendin- den geçmeyle, kendini bırakmayla", "yalnız olanın, Yalnız olana doğru, öteye kaçışıyla" sonuçlanır. Plotinos bir gizemcidir.
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.