Dış görünüşte göz alıcı ve yakışıklıydı; muhtelem varlığı en çalkantılı ruha huzur veriyordu; öyle bir ikna yeteneği vardı ki insanların onun iradesine boyun eğmesini sağlayabiliyordu. Bedensel açıdan öyle güçlüydü ki her türlü şiddete karşı koyabilirdi; sağ eliyle bir kapı zilinin demir halkasını ya da bir at nalını kurşunmuş gibi bükebilirdi.
Adam Sandro'yu son derece bilinçli bir şekilde yetiştirdi ve gençlere bir yere çırak verilmeden önce genellikle öğretilen herşeyi öğretti. Ne var ki oğlan istediği her şeyin kolayca üstesinden gelmesine rağmen okumakla, yazmakla ve artitmetikle yetinip yola gelmedi.
Bu arada Raffaello gizli gönül maceralarına ara vermedi, ölçü ayar bilmeden zevk peşinde koştu. Bir defasında çok aşırıya kaçtı ve eve şiddetli ateşle döndü, doktorlar sıcak çarpması teşhisi koydular. Raffaello kendini tutamayışı konusunda sessizliğini korudu; bu yüzden doktorlar, ressama ihtiyacı olan enerji verici maddeleri vermek yerine, körü körüne, bitkin düşüp fenalaşana kadar Raffaello'yu hacamat ettiler. O da vasiyetini hazırladı: önce, iyi bir Hıristiyan olarak, metresine düzgün bir hayat sürebileceği olanakları bırakıp kadını uzaklara yolladı.
Kendi memleketine, durmadan eleştirilere uğradığı yere dönmeye can attığını çünkü böylece araştırma yapmak ve daha büyük bir şöhret kazanmak için itici bir nedeni olacağını ifade ediyordu.
Örneğin, Metrodoros ressam olduğu kadar dört dörtlük bir felsefeciydi; Atinalılar tarafından Paulus Aemilius’a Zafer Alayı’nın dekorlarını düzenlemek üzere gönderildi ama kalıp konsülün oğullarına felsefe öğretti.
Çünkü, Floransalı yöneticiler o dönemde tümden yok olduğu zamanki kadar kötü bir durumda bulunmayan resim sanatını eski durumuna yeniden kavuşturacakları umuduyla bazı Yunanlı ressamları çağırmaya karar verdiler. Başka projelerin yanısıra, bu zanaatkarlar, ana şapel Santa Maria Novella’nın yanına kurulmuş olan Gondi Şapeli’ni süslemeye başladılar. Gondi Şapeli, zamanla çatısı ve duvarları neredeyse tümden yıkılmış olsa da hala yerli yerinde durmaktadır. Artık Cimabue, kendisine cazip gelen sanatta ilk adımlarını atıyor, hep derslerinden kaçıp bütün gününü o sanatçıları çalışırken seyrederek geçiriyordu. Sonuçta babası ve Bizanslı ressamlar çocuğun resme yeteneği olduğuna, eğer zamanını bu uğraşa vakfederse son derece başarılı olacağına karar verdiler. Böylece, Cimabue’yi sevindirecek bir şey oldu; babası bu sanatçıların yanında çalışması için bir anlaşma yaptı. Sonradan, doğal yeteneklerinin de yardımıyla, Cimabue kendisini işe öyle verdi ki hem çizim hem de renklendirme konusunda ona resim öğretenleri geçti. Söz konusu zanaatkarlara gelince, onlar hırsı olmayan adamlardı.
Heykel ve resim yapanlar sadece Keldaniler değildi. Mısırlılar da bu sanatlarda çok yetkindi. Diodoros’un baştan sonra tasvir ettiği, eski Mısır kralı Ozimandias’ın muhteşem kabri bunu kanıtlamaktadır.