Sanayi Kralı

Upton Sinclair

Sanayi Kralı Quotes

You can find Sanayi Kralı quotes, Sanayi Kralı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
“Payınızı isteyin! Israrla isteyin, yorulmadan isteyin, ta ki haklı isteğiniz yerine getirilsin!”
Sayfa 259 - Oda Yayınları
Henry Ford işte böyle cevap vermişti Abner Shutt’a ve öteki işsizlere. Daha doğrusu, Henry Ford’un hayatını vesayet altına alan bir milyar doların cevabıydı bu. Kurşunlarla yaralanan kırk kişi yatıyordu hastanede; bunların kolları kelepçeliydi ve zincirlerle karyolalarına bağlıydılar. Fakat polisten ve “Özel Hizmet”ten hiçbir kişi en ufak bir kurşun yarası bile almamıştı.
Sayfa 199 - Oda Yayınları
Reklam
Yeni modellerinin mükemmelliği ve satışların artacağından emin bulunması nedeniyle on-on iki bin yeni işçi alacağını ilân ettiriyor, gazetelere de yazdırıyordu. Dürüst iş miydi bu? Bunun üzerine, bedava ekmek kuyruğunda bekleşen, geceleri barınaklar sığınan bütün yersiz yurtsuz zavallılar, o kış kıyamette üstü açık marşandiz vagonlarında yolculuk eden bir sürü işsiz, yığınlar halinde Red River’e akın ettiler. Sonra, fabrikanın parmaklıkları önüne vardıklarında, karşılarında otomobil Kralının “Kiralık adamlarını” buldular. Bunların ellerinde cop, ceplerinde tabanca vardı; personele mensup oldukları hakkında bir belge gösteremeyen herkesi coplarla geriye püskürtüyorlar, içeri girmeye uğraşanlar fazla kalabalık olunca da üzerlerine buz gibi basınçlı su sıkıyorlardı hortumlarla. Bu da mı dürüst davranıştı? İnsanları kendisinden uzaklaştırmak için en berbat gangsterleri kullanmak da aşırı popülerliğin garip bir sonucu olsa gerekti!
Sayfa 183 - Oda Yayınları
Konuşmacılardan bir isteklerini okudu. Uzun bir listeydi bu. İşten çıkarılanlara iş, ya da yeniden çalışmaya başlayıncaya kadar yarı ücret ödenmesini istiyorlardı. Hızla çalışma temposunun yavaşlamasını, ispiyonluk sisteminin kaldırılmasını istiyorlardı.
Sayfa 196 - Oda Yayınları
Ekonomik bunalım uzadıkça, bu durum daha da ağırlaşmaktaydı. Kalan yirmi beş bin işçiyi o kadar sıkıştırıyorlardı ki, adamlar sersemliyor, sarhoş gibi çıkıyorlardı işten. Kimi zaman sedyeyle çıkarılanlar da oluyordu, çünkü bu türlü çalıştırılan adamlar kaza yapmadan kullanamaz makineleri. Henry en belâgatli yazılarını iş güvenliğinin önemi üzerine döktürmüştü hep. Fakat “güvenlik kontrolü” her an “işi hızlandırma servisi” tarafından kösteklenirdi. Fabrikaların günde bir can aldığı söylenirdi. Fakat özel hastaneleri olduğundan, en ufak bir rakam elde etmek imkânsızdı.
Sayfa 185 - Oda Yayınları
Herkes kendini şampiyon sanır, bisikletle kimse beni geçemez diye eser savururdu. Ve işte şimdi, motorlu arabalar da katılıyordu rekabete. Hem bunlar bisikletten daha çok daha hızlı, daha tehlikeli ve daha etkileyiciydi. Mekanik dalında çalışan genç işçiler kontağı, transmisyonu soğutma sistemini öğreniyorlar, hep bunlardan söz ediyorlardı. Bu yeni sanayinin çok gelişeceği fikri üzerinde birleşiyorlardı. Ve şehre dönerken Abner’in kafasına bir soru takıldı: “Acaba Bay Ford beni yanına almaz mı?”
Sayfa 29 - Oda Yayınları
Reklam
Maddi çabayı öğütlemiş, çalışmayı din edinmişti. İnsanın kurtuluşu çalışmaktı, üretmek ise Tanrı.
Büyük gösterişli bir tavırdı bu. Kendisine övgü ve alkış kazandırdı. Henry bu gibi alkışlardan yararlanıp arabalarının sürümünü arttırmaya alışmıştı. Ancak birkaç oyunbozan ince hesaplara giriştiler. Ve dediler ki: Henry on altı yıl önce asgari ücreti beş dolar olarak saptamıştı. O günden bugüne Detroit’te geçim aşağı yukarı bir katı pahalanmıştı. Öyle ki, yedi dolarlık yeni ücretin gerçek değeri, eski ücretin o zamanki değerinden daha aşağıydı. Sonra, Henry bu yeni ücreti kaç kişinin alacağını da söylememişti. Bir kısım işçileri geçici olarak işten çıkarmasına kimse engel olamazdı. Nitekim çıkardı da. Bildiriden önce iki yüz bin kişiye altı dolar günlük ücret öderdi; bildiri basında çıkar çıkmaz yedi dolar asgari ücreti yalnızca yüz kırk beş bin kişiye ödemeye başladı. Çarpın, çıkarın, Amerika’nın emekçi kitlelerinin alış gücünü arttırmakta Henry’nin katkısını varın siz hesaplayın.
Sayfa 166 - Oda Yayınları
Yönetmelikte bin bir madde vardı; bunlardan birine dayanarak işçiyi suçüstü yakalamanın her zaman yolu bulurdu. Ustabaşının biri adamlarından biriyle mi konuşmuştu? Yönetmeliğe aykırıydı, adam kapı dışarı edilirdi. İki işçi iş zamanında çene mi çalmışlardı? İkisi de dışarı! İş tulumunun üzerine kimliğini takmadınsa, helâda biraz fazla kaldınsa eğer, dışarı! Sandviçini yere oturup da mı yedin, nöbeti devralmaya gelen ekibin adamlarıyla mı konuştun? Sepet havası! Hatta bu suçlardan birisini işlemek de gerekli değildi mutlaka: “gözetme servisi”nde görevli eski boksörlerden birinin o suçu işlediğini rapor etmesi yeterliydi. Ve karardan dönülmezdi.
Sayfa 184 - Oda Yayınları
İşi çabuklaştırmak için bundan daha basit bir yöntem bulunmuş değildi hiç o zamana kadar. Manivelanın kolu azıcık çevrildi mi, işçiler de hızlanırlardı. Görünmez bir vergiydi bu, tüketicinin farkına varmaksızın ödediği gümrük resmi gibi. İşçi ne kronometre tutabilir ne de bir saat içinde önüne gelen arabaları sayabilirdi. Zincirin hızını ayarlayan adam durumu bildirse bile, işçi yine bir şey yapamazdı buna karşı. Eğer bu hıza dayanma gücü yetmiyorsa, ondan daha güçlü bir düzine insan yerini kapmak için dışarda bekliyordu. Çenenizi kısın ve ne söyleniyorsa yapın. İşte o kadar!
Sayfa 63 - Oda Yayınları
213 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.