Baht, talih, fırsat, olanak bu sihirli kelimelerin hepsi bir tek kapıya çıkıyordu o da "şans"... Masalların tozpembe düşleri ile büyüyen Gözde'nin bir yanı olumlu ve iyimser iken diğer yanı hep olumsuz ve umutsuzdur. Rüyasında gördüğü ve yıllardır karşısına çıkacak diye umduğu beyaz atlı Prensini beklerken, aslında hayatın masallar kadar kusursuz ve mükemmel olmadığını fark eder. Ve ona yıllardır müsait bir taraflarıyla gülen şansı
"İşte simdi tam zamanı" dercesine, karşısına hiç ummadığı zaman ve yine hiç ummadığı yerde çıkagelir... Bir anda sağı solu şans olan Gözde, bu durumdan en yakın dostu Feyza başta olmak üzere çevresindeki bütün sevdiklerinin payını almasına büyük bir katkı sağlar ve bu sefer tozpembe düşler yerine, hayatın gerçeği olan mavi gökyüzündeki bulutlara bırakır kendini. Entrika dolu bir aşk hikayesi, Gözde'nin vurdum duymaz erkek kardeşleri ile daha bir eğlenceli ve tadından yenmez bir aşk hikayesine dönüşüverir. Ailenin samimiyeti, Dostluğun en saf hali, Aşkın ise sabrı ve azmi... Peki Gözde solmaya yüz tutmuş umudunu, bir rüya ile canlandırırken eline geçen şansını değerlendirebilecek mi?