Saray ve Konakların Dilinden Bir Devrin Tarihi

Mustafa Ragıp Esatlı

Saray ve Konakların Dilinden Bir Devrin Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Saray ve Konakların Dilinden Bir Devrin Tarihi sözleri ve alıntılarını, Saray ve Konakların Dilinden Bir Devrin Tarihi kitap alıntılarını, Saray ve Konakların Dilinden Bir Devrin Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cami, -adının delalet ettiği manaya göre- aynı zamanda halkın toplanacağı, her türlü müşterek içtimai işlerinin birlikte görüşecekleri bir mahfel vazifesini de görüyordu. Sonraları -birçok ihtilal teşebbüs ve hareketleri, ulemanın önayak olmasıyla, buralarda tertip edildiğinden mahzuru görülen bu maksat terk edilmiş, camiler yalnız ibadet etmeye tahsis edilmişti.
Sayfa 51 - Bengi YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Mimarinin Çöküşü
Edebiyatta, musikide oldukça varlık ifade eden hayat ve gelişme hareketlerinin kaydedildiği III. Selim, II. Mahmud ve Sultan Mecid zamanlarında mimari, hiçbir şahsî hüviyet ve meziyetlere malik değildi. Esasen son asırlarda memlekette yapılan binalar, zevksiz, ehilsiz, kültürsüz ve sanat kabiliyeti olmayan Rum, Ermeni kalfalarının elinden çıkıyordu. Bu vaziyet karşısında Teşvikiye Mahallesi'nde yapılacak binalarda mimarî bir vasıf aranamazdı.
Sayfa 70 - Bengi YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Teşvikiye Camii'nin restorasyonu (1891)
Evkaf Nezareti, padişahın artık Cuma Selamlıkları için bu camii tercih edeceğini düşünerek camiin dâhili tezyinatına da ehemmiyet vermişti: Minberin kapısı, kubbesi; mihrabın duvarları, vaaz kürsüsünün etrafı, hülasa camiin diğer pervazları hünkâr mahfillerinin sık kafesleri gibi- yaldızla süslendi. Çini kullanmaya lüzum görülmeksizin; eski nefis tezhiplerin, nakışların inceliğini kavramayan, belki de eski camii mimarisini ve tezyini sanat kıymetlerini tanıyamayan devrin Evkaf idaresi! Rütbe, nişan fermanlarına, salname ciltlerine ve kenarlarına, mektep şahadetnamelerine kadar sinen bu kaba yaldız iptilasını, Teşvikiye Camii'nin dâhili teyzinatına da teşmil etmek suretiyle devrin geri zihniyetini ve mütereddi zevkini canlandırıyordu!
Sayfa 63 - Bengi YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Aziziye Camii ve Akaretler
Sultan Aziz, yeni camiin idare ve masrafını temin etmek üzere -eski usûl ve an'aneye göre- bir de vakıf tesis etmek istedi. Ve Valideçeşmesi ve Vişnezade Mahallelerinden bazı binaları istimlâk ederek burada iki geniş cadde üzerinde yüz parça kârgir binadan mürekkep Beşiktaş'taki Akaretler'i inşa ettirmeye başladı. Padişahın tanzim ettirdiği vakıfname şartına göre bu akaretlerin varidatı, tamamıyla Aziziye Camii'ne tahsis edilecekti.
Sayfa 55 - Bengi YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Teşvikiye Mahallesi
Yeni mahallenin nüvesini teşkil etmek üzere "Hazine-i Hassa”ca yapılan ilk binalar, şahıslar tarafından yapılacak diğer binaların inşasını teşvik etmek gayesiyle inşa ediliyordu. Padişah, bu maksadını ifade etmek üzere yeni mahalleye Teşvikiye adını verdi. 1276 [1859].
Sayfa 44 - Bengi YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Nişan Taşları Ne Zaman Dikilmişti?
Filhakika Sultan III. Selim, yeni bir Osmanlı ordusunu meydana getirmek üzere Nizam-ı Cedid askerliğini kurarken o zaman pek şöhretli olan Fransız askerî teşkilâtını örnek almış ve yeni silahların kullanılmasını son derece istemişti. Bu suretle yalnız disiplin ve intizam bakımından değil, silah itibarıyla da devletin askerî kuvveti yenilenecekti. Numunesi Avrupa'dan getirilen uzun namlulu tüfekleri imâl eden -yukarıda kaydettiğim gibi- Dolmabahçe'de inşa edilen Tüfekhane bu ihtiyacı karşılayacaktı. Ancak Nizam-ı Cedid teşkilâtını teçhiz eden bu silahların iyice kullanılabilmeleri için nişan talimlerine ihtiyaç vardı. Bu itibarla talim sahası olarak Levent Çiftliği ile şimdiki Teşvikiye sırtları intihap edilmişti. Sultan Mahmud da talim ve nişan yeri olarak yine bu semtleri kabul etmiş ve bu suretle buraları o tarihten beri askerî bir mahiyet almışlardı. İstanbul'un diğer birçok yerlerinde semtlerin, mahallelerin taşıdıkları ada ait maddi ve müşahhas bir nişane olmadığı hâlde burada ikisi Teşvikiye Camii'nin avlusunda, biri de Ihlamur Deresi üstündeki Topağacı denilen tepede üç mermer sütun kitabe hâlâ vardır. Bu sütunların dikildiği noktadan Yıldız'da Orhaniye Kışlası civarındaki taş hedefe nişan alınarak talim yapılırdı. Daha yakın mesafeli nişan talimleri için cami avlusuyla Topağacı'ndaki sütunların arası tercih edilirdi.
Sayfa 38 - Bengi YayınlarıKitabı yarım bıraktı