Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sarı Kehribar

Mehmet Yaşın

Sarı Kehribar Hakkında

Sarı Kehribar konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
3/10
1 Kişi
2
Okunma
Beğeni
317
Görüntülenme

Hakkında

Sarı Kehribar, Kıbrıslı bir ailenin arşivindeki fotoğraflarla dile gelen, çokkültürlü, çokdilli, çokzamanlı, çokmekânlı sinematografik bir roman. Mehmet Yaşın, polisiye romanlara özgü bir girişten sonra okurunu tarihin ve kültürün kollarına bırakıyor; gerçekle kurmaca arasındaki serbest bölgede dolaştırıyor. Okur, fotoğraflı bir dil cümbüşü ile kişiler, olaylar ve zamanlar arasında geçişler yapıyor. Bir anlamda geçmiş zaman peşinde koşarken dilin gayya kuyusunda buluyor kendini. Sarı Kehribar bellekle ve belgelerle kurulmuş çoksesli, senfonik bir müze-roman. Sarı Kehribar, yazarın, zaman ve mekân ölçeğinde geçmişe bir hafıza yolcuğu... Farklı kültürel köklere kadar, tarihi siyasal boyutlar eşliğinde gidilir. Anlatılan hikâye ise bununla kesişir. Çıkış noktası olan kaza bütün bu yolculuk için sürükleyici bir başlangıç teşkil eder. Arisi'in kullandığı araba Lefkoşa'daki Mnemosyne Nehri'ne yuvarlanır. Yanındaki arkadaşı boğulur. Ancak nehirde cesedi bulunamaz. Sonradan boğulmayıp tuhaf bir biçimde kurtulduğu anlaşılır. Romanın sonuna kadar adı belirtilmeyen bu 'Arkadaşın' hayal mi, hayalet mi, gerçek mi olduğu tereddüt yaratır. İşinin yazarlık olduğu anlaşın bu belirsiz kişi (Arkadaş) otobiyografik imalar taşır. Aris'in ve 'Arkadaşın' yakın arkadaşı Rachel, bunun bir trafik kazası değil, Kıbrıs sularında petrol ve doğalgaz aranmasıyla bağlantılı bir suikast olduğu kanısındadır. Doğalgaz arandığını kamufle etmek için Platon'un sözünü ettiği batık Atlantis'in arandığı söylenmektedir. O arada birçok entrika döner, iç içe anlatılarla kaybolmuş hayatların dünyası şekillenir ve suikast şüphelileri listesi de değişir.Polisiye filmleri andıran bir trafik kazası etrafında başlayan araştırma, okuru, sağlam kurgulanmış ve Türk romanı bakımından orijinal karakterlerin dünyasına götürüyor. Arkeolojik kazıyı andıran alt metinlerle bir ülkenin, bölgenin tarihsel ve toplumsal dönüşümünün hikâyesi ortaya çıkıyor. Bireylerin fotoğraflı otobiyografik tarihi üzerinden, Osmanlı ve Levant dünyasının Türk edebiyatında örneğine rastlanmayan resimli tarihine bir belgesel filmi andırır biçimde geçiş yapılıyor. Sinematografik unsuru öne çıkaran görsellik ve üslup bütün kitaba yayılmış. Roman sanatının yeniden tanımlandığı, konumlandığı, kurgulandığı, kendi hakkında daha çok soru sormaya başladığı bir çağda romanın görsel olarak da yeni arayışlara girmesi kaçınılmaz. Özellikle otobiyografik, deneysel, belgesel niteliklere sahip bir romanda görsellik yepyeni bir katman olarak anlatıma eklenecektir. Çok kültürlü, çok dilli, çok karakterli, çok zaman ve mekânlı bir roman olan Sarı Kehribar'da "roman"ın kendisi, bir ortam oluyor ve kendi içerisinde yenilikçi deneysel bir dil yaratıyor. (Tanıtım Bülteninden)
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 34 dk.Sayfa Sayısı: 408Basım Tarihi: 2014Yayınevi: Yapı Kredi yayınları
ISBN: 9789750829420Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Yazar Hakkında

Mehmet Yaşın
Mehmet YaşınYazar · 16 kitap
İlk ve ortaöğrenimini Kıbrıs’ta tamamladı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Bir süre Kıbrıs’ta gazeteci olarak çalıştıktan sonra bir Kıbrıs gazetesinin Türkiye temsilcisi göreviyle Ankara’ya döndü. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde başladığı (1982) yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi’nde “Kıbrıs Kilisesi’nin Tarihsel Rolü” başlıklı teziyle tamamladı. İngiltere’de Birmingham ve Middlesex üniversitelerinde de “şiir ve kimlik” konusunda doktora çalışması yaptı. Daha sonra Middlesex Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev aldı. Şiirlerine 70’li yıllarda Kıbrıs’ın Türkçe yayımlanan dergi ve gazetelerinde rastlandı. Türkiye’ de de ilk şiiri Sanat Emeği’nde çıktı (Temmuz, 1979). Şair/Yazar Mehmet Yaşın İlk kitabıyla da Akademi Kitabevi Şiir Birincilik Ödülü’nü kazanarak (1985) dikkati çekti. “Yalın bir dil kullandığı lirik şiirlerden giderek Akdeniz’in mitolojik ve dinsel fantezileriyle yoğrulan bir şiire doğru yöneldi. İktidar konumu ve milli duygularla hesaplaşmaya yönelen son şiirleri bir yandan da marjinal ve ‘Kıbrıslı’ bir kimliğin inşasını amaçlamaktadır. Poeturka adlı denemelerinde Türk şiirinde artık klişeleşmiş bazı yaklaşımları eleştirmekte ve yeterince açıklayıcı bulmadığı ‘Türk şiiri’, ‘Akdenizli kimliği’ gibi gelişigüzel kullanılan nitelemeleri eleştirel bir analize tutmaktadır.” (TBEA)