Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aralık 1914

Sarıkamış Faciası

Süleyman Kocabaş

Sarıkamış Faciası Sözleri ve Alıntıları

Sarıkamış Faciası sözleri ve alıntılarını, Sarıkamış Faciası kitap alıntılarını, Sarıkamış Faciası en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşte ordu 22 Aralık 1914'de taarruza başladığı zaman kış ve mahrumiyetler, iyi giyinmemiş, iyi beslenmemiş ve uzun yürüyüşlerle erimiş olan askeri yıpratmakta, ordunun arkası ise lekeli tifo ve hummayi racia salgınları ile çoktan çevrilmiş bulunmakta idi...
Gece gündüz devam eden deli kar tipisi, göz gözü görmeyen bir kar fırtınası içinde herkesin birbirinden kopuşu. Çaresizlik, açlık, ümitsizlik... Soğuk ise 2800 metreye varan yükseklikte, sıfırın altında 30 derecedir. Allahuekber dramının en korkunç gecesidir.
Reklam
"Osmanlı Devleti'ni yıkan Büyük Devletler" dendi mi, akla ilk gelenler Rusya ve İngiltere, ikinci olarak Fransa ve İtalya'dır. Almanya, hiç söz konusu olmaz. Hatta ona "müttefikimiz ve dostumuz" gözü ile bakılır. Halbuki durum hiç de böyle değildir. Osmanlı'yı yıkmaya yönelik "son darbeyi" vurmada, İngilizler, Ruslar ve Fransızlar kadar Almanlar da büyük rol oynamışlardır. Almanlar için Osmanlı, artık "hasta" değil, "ölmekte olan bir adam"dı. Almanlar, tarafından "ölmekte olan adam," açılan 9 cephede İtilaf Devletleri'in karşısına, kuvvetlerini üzerine çekip, kendileri Avrupa cephelerinde çembere alınmamak ve serbest kalmak için Osmanlı'yı bir "bostan korkuluğu" gibi dikecektir. Bütün cepheler Almanların isteğine uygun olarak açılacak, bu sebepten düşmanlarının kuvvetlerini üzerine çekecek olan Osmanlı, bunlardan yediği "son darbeler" sonucu yıkılacaktı ki, bunun "baş sebebi" Almanlar olacaktır. Eğer Osmanlı Devleti, Almanya ile ittifak yapmayıp tarafsız kalsa idi, 9 cephe açılmayacak, milyonlarca vatan evladı ölmeyecek, büyük vatan toprakları kaybedilmeyecekti. Osmanlı Imparatorluğunun tasfiyesi kaçınılmaz olsa bile, maddi ve manevi kayıplar büyük olmayacak, onun mirası üzerine kurulacak yeni Türk devletinin sınırları daha geniş çizilecekti.
Sayfa 28 - Osmanlı Devleti'ni Harbe Sokma Girişimleri ve Açılacak Cephelerin TespitiKitabı okudu
"Bir yanda kar, bir yanda soğuk, bir yanda kirlenmişlik, bir yanda bit, açlık. En kötüsü ne yapacağımızı bilememek. Küçük gruplar halinde ormanda dolaşıyoruz; bazen savaşıyoruz, bazen çekiliyoruz. O kadar dolaştık ki ormanda, bazen ilk kaldığımız, altında ateş yaktığımız, geceleri gecelediğimiz ağacın altına gece farkında olmadan yine geldiğimiz oluyordu. Ama gruplarımızdan kayıplar olduğunu da görüyorduk."
Liman von Sanders, Enver Paşa’nın komutanlık görevini kabul etmeyince, cepheye kendisi gidip komutayı ele almak istedi. Yollar karlı olduğu için beş gün sonra Erzurum’a varabildi. Enver’in gelirken kötü kış şartları ve yolların zorluklarını görmesi bile onu taaruz fikrinden vazgeçirmedi.
Sarıkamış Faciasına en büyük sebeplerden birisi olarak, Hafız Hakkı Bey’in 2-5 Aralık 1914 tarihleri arasında İstanbul’a arda ardına gönderdiği taaruz isteği ve bunu kuşatma şeklinde yapılması gösterilir.
Reklam
1871’e kadar dünyada “Almanya” adıyla anılan bir devlet yoktu. Almanlar, 39 küçük dükalık halinde idare ediliyorlardı. Bunlar içinde en büyük devlet Prusya kralığı idi.
Prusya kralığı, gelecekte Alman varlığının büyümesi ve gelişmesini Osmanlı’nın yaşatılmasında görmüş, özellikle Rusya ile olan rekabetleri sebebiyle, Rusya’nın Avrupa ve Balkanlar’da güç kazanmaması için Osmanlı Devleti’nin varlığının devamını büyük önem vermişti.
Sarıkamış faciasının en büyük sebepleri, Almanya, Harbiye nazırı ve başkumandan vekili Enver Paşa, üçüncü Ordu’nun harbe hazır olmayışı ve çok kötü tabiat ve kış şartları olmuştur.
"Enver hain değildir. Yalnız büyük komutanlık konusunda, güçleri yerinde kullanma, değerlendirme denilen önemli erdemlerden tam anlamıyla payını almamıştır... Enver 'cahildir'. Kuşak olarak Enver başkomutan olduğu zaman, gerçek bir başkomutan yanında ikinci dereceden kurmay subay olacak yaştaydı. Akıl ancak dahi yaratılmış seyrek insanlar için yaşta değil baştadır. Oysa ki Enver dahi değildir. Öyle ise Enver nedir? Enver, hastalıklı bir hayalet, hırslı bir şöhrettir. Fakat en farklı ve seçkin özelliği bir ihtilal bağımlısı olmasıdır. Allah onu hiçbir şeyden korkmaz, hiç kimseden çekinmez, her şeyi yönetimi altına almaya, herkesi küçük görmeye mahkum bir yaradılışta yaratmıştır. Her şey, hatta ülkenin hayatı bile Enver'in gözünde bir hiçtir. Benliğine o kadae güveni vardı ki, bir süre Almanya'yı imparatoruyla, Hidenburg'uyla, Ludendorf'uyla birlikte kendi görüş ve emeline hizmet ettirmeye bile yeltendi. Sonuçta onların görüş ve emeline hizmet etti, gitti: Biz de birlikte."
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.