Aralık 1914

Sarıkamış Faciası

Süleyman Kocabaş

Sarıkamış Faciası Posts

You can find Sarıkamış Faciası books, Sarıkamış Faciası quotes and quotes, Sarıkamış Faciası authors, Sarıkamış Faciası reviews and reviews on 1000Kitap.
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
Arkadaşlarla gittiğim 2018 Eskişehir TÜYAP'ta yazarı ile tanışmıştım. Kendisi alçakgönüllü ve sevecen biriydi. Kitabımızı imzalamıştı. Kitap akıcı bir dil ile ve bütünlüğü korunarak yazılmış, arada yazım yanlışları kalmış o da editörlükle alakalı olabilir. Ama genel anlamda akıcı bir kitap ki bana kalırsa tarih kitaplarında önemli bir
Sarıkamış Faciası
Sarıkamış FaciasıSüleyman Kocabaş · Bayrak Yayıncılık · 201263 okunma
"Açlık ve izdiham acınacak bir durum yarattığı gibi, soğukta köy evlerinin yakılıp yıkılmasına da neden oldu. Öyle durumlarla karşılaşıldı ki şaşırmamak elde değil. Asker yattığı, barındığı binayı yakıp yıkmaya çalışıyor, sonra da açıkta kalıp soğuktan donacağını aklına getiremiyordu."
Reklam
"Enver hain değildir. Yalnız büyük komutanlık konusunda, güçleri yerinde kullanma, değerlendirme denilen önemli erdemlerden tam anlamıyla payını almamıştır... Enver 'cahildir'. Kuşak olarak Enver başkomutan olduğu zaman, gerçek bir başkomutan yanında ikinci dereceden kurmay subay olacak yaştaydı. Akıl ancak dahi yaratılmış seyrek insanlar için yaşta değil baştadır. Oysa ki Enver dahi değildir. Öyle ise Enver nedir? Enver, hastalıklı bir hayalet, hırslı bir şöhrettir. Fakat en farklı ve seçkin özelliği bir ihtilal bağımlısı olmasıdır. Allah onu hiçbir şeyden korkmaz, hiç kimseden çekinmez, her şeyi yönetimi altına almaya, herkesi küçük görmeye mahkum bir yaradılışta yaratmıştır. Her şey, hatta ülkenin hayatı bile Enver'in gözünde bir hiçtir. Benliğine o kadae güveni vardı ki, bir süre Almanya'yı imparatoruyla, Hidenburg'uyla, Ludendorf'uyla birlikte kendi görüş ve emeline hizmet ettirmeye bile yeltendi. Sonuçta onların görüş ve emeline hizmet etti, gitti: Biz de birlikte."
Cephede savaşan subaylardan Yarbay Köprülülı Şerif'in yazdıkları: "Enver çocukluğundan beri azimkâr ve inatçı yapıda idi. Yaradılışında hakseverlik, insaf ve erdemlilik pek azdır. Düşünsel eğitimi için okuduğu eserleri -bilimsel, askeri, felsefi ne olursa olsun- kendi düşüncesine uydurarak anlardı. Çünkü kendisine güveni çoktu. Hiçbir gün 'Acaba benim görüşüme aykırı olan şu yargı doğru olmaz mı?' dememiştir, diyemezdi. Bu nedenle düşünssl ve bilimsel eğitimi sınırlı bir daireden dışarı çıkamamıştır. Enver sabit fikirle örülmüş, tıpkı sert bir ceviz gibi çetin ve küçük bir beyin sahibi olarak kaldı. Gözü bir şeyden yılmaz, eşsiz bir kişisel cesarete sahip, önemli sorunlarda kendi benliğinden başka kimseye güven duyamaz."
Büyük taaruzlar, stratejik hareketler ancak geniş ve ihtimamlı hazırlıklar neticesinde başarıyla yapılabilirler. Gerisinde ikmal işleri iyi cereyan etmeyen bir ordu, durduğu yerde, müdaafa vaziyetinde sıkıntı çekerken bunu ileri harekete zorlayarak geri hizmetlerini, ikmal işlerini daha güç vaziyete sokmak, ilk zamanlarda kazanılan başarıları dahi suya düşürür.
Evham, tereddüt, korkaklık ne kadar fena ise, hiçbir hesaba dayanmayan cesaret, sabırsızlık ve ataklık da o derecede zararlıdır.
Reklam
Mağlubiyet, galip olmak kadar her askerin talihinde vardır.
Enver Paşa, İstanbul'a dönünce yenildiğinden hiç bahsetmedi. Hatta, "Düşmana çok ağır bir darbe indirdim. Bir hayli zaman Kafkasya'da belini doğrultamaz" sözlerini sarf etti. Basına, Sarıkamış Faciası'ndan bahsetmemeleri için sansür konulmuş, halk yenilgiyi yabancı basından öğrenmiş, yenilgi İtilaf Devletleri nezdinde büyük bir sevinçle karşılanmıştı. Sanders'in yazdıkları: "Bu ağır yenilgi, mümkün olduğu kadar gizli tutuldu. Bu konuda konuşmak yasaktı. Emre rağmen yine konuşanlar olursa, bunlar tutuklanıyor ve cezaya çarptırılıyordu. Almanya'da da bu konuda bilinenler pek azdı. Felaketle sonuçlanan bu hareket dolayısıyla Enver ile aramızda maalesef birçok çatışmalar oldu."
Sultan II. Abdülhamit zamanında kurulan ve faaliyeti başlayan Ermeni terör örgütü Taşnak Komitesi, Ermenilere gönderdiği mektupta onlara Osmanlı ordusuna karşı savaşmaları için şu çağrıda bulunuyordu: "Ruslar sınırı geçip Osmanlı orduları geri çekilmeye başladığı zaman, mevcut vasıtalardan faydalanmak suretiyle her tarafta umumi bir isyan yapılmalıdır. Osmanlı ordusu bu şekilde iki ateş arasında kalmış olacaktır. Bütün resmi binalar uçurulacak, devlet daireleri işgal edilecek ve Alman nakliyatına hucüm edilecektir. Bunun üzerine Osmanlı ordusu ilerlediği taktirde, Ermeni askerler silahlarıyla birlikte kıtalarını terk edecekler, çete teşkil edip Ruslarla birleşeceklerdir." Osmanlı ordusundaki Ermeni askerler, daha erkenden Köprüköy ve Azap Muharebeleri günlerinde firara başlamışlar, Sarıkamış Taaruzu günlerinde bu hat safhaya çıkmıştı. "Ermeniler açıkça düşmanlıklarını gösterdiler. Muharebenin daha başlangıcında kıtalardaki Ermeni neferler kaçtı. Düşman tarafına gittiler. Hatta Ermeni doktorlardan bile kaçanlar oldu. Halbuki ordu, bunları kendi öz evlatlarından hiç ayırmamış, taburlarda onbaşı ve çavuşların epeycesi Ermenilerden naspedilmişti." Ermeni askerlerin Türk ordusundan kaçıp Rus ordusu saflarında yer almasının yanında, cephe gerisinde yerleşik Ermeni halkın da Rus ordusuna hizmetleri giderek dayanılmaz bir hal almış, Osmanlı Hükümeti, 24 Nisan 1915'te Tehcir (göç ettirme) Kanunu'nu çıkararak Ermenileri harp bölgesinin dışına sevk etmişti.
Sayfa 67 - Osmanlı Devleti'ni Harbe Sokma Girişimleri ve Açılacak Cephelerin TespitiKitabı okudu
"Bir yanda kar, bir yanda soğuk, bir yanda kirlenmişlik, bir yanda bit, açlık. En kötüsü ne yapacağımızı bilememek. Küçük gruplar halinde ormanda dolaşıyoruz; bazen savaşıyoruz, bazen çekiliyoruz. O kadar dolaştık ki ormanda, bazen ilk kaldığımız, altında ateş yaktığımız, geceleri gecelediğimiz ağacın altına gece farkında olmadan yine geldiğimiz oluyordu. Ama gruplarımızdan kayıplar olduğunu da görüyorduk."
69 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.