Aralık 1914

Sarıkamış Faciası

Süleyman Kocabaş

Sarıkamış Faciası Posts

You can find Sarıkamış Faciası books, Sarıkamış Faciası quotes and quotes, Sarıkamış Faciası authors, Sarıkamış Faciası reviews and reviews on 1000Kitap.
"Mola yerinden karanlıkta harekete geçtik... Biz karla ve buzla örtülmüş olan bütün bu dereleri, tepeleri ve birçok alçak dağları ayaklarımızın altında görüyorduk. Topçuların bu dik, derin ve karlı dağ yollarından nasıl çıkacaklarına aklım ermiyordu. Çok yorulmuş ve zayıf düşmüştük. Tam yayla ortasında keskin bir rüzgâr ve arkasından şiddetli bir tipi başladı. Bu andan itibaren göz gözü görmez oldu. Kimsenin kimseye yardım etmesi, hatta bir şey söylemesi, sesini duyurması imkanı kalmadı ve uzun ve sonsuz denecek kadar uzamış olan yol kolu dağıldı. Asker enginlerde dere içlerinde, orman bucaklarında nerede bir kara nokta, nerede bir duman çıkan bir ocak gördüyse oraya sarıldı ve kolordu dağıldı. Subaylar çok uğraştı. Fakat kimseye sözlerini duyurma güçleri kalmamıştı. Hâlâ gözümün önündedir. Yol kenarına karın içine çömelmiş bir er, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyor, tırnaklarıyla kazıyordu. Kaldırıp yola çıkarmak istedim. Er önceki hareketini, feryadını, dişleriyle, tırnaklarıyla çabalamasını hiç bozmadı ve beni hiç görmedi. Zavallı delirmişti. Bu şekilde, bu lanetli buzlar içinde biz belki 10.000'den fazla insanı bir günde karların altında bıraktık ve geçtik."
Sarıkamış Taaruzunun faciaya dönüşmesi, Enver Paşa'nın gündüzü beklemeden 10. Kolorduya "gece taaruzu" emri vermesiyle başladı. Enver'in acelesi, düşman Sarıkamış'a takviye göndermeden burasının bir an önce alınmasını istemesinden kaynaklanıyordu. Tarihin o dönüm noktası geceyi cephede savaşan Aydemir'in subay kardeşi şöyle anlatır: "Her şey tahmin ettiğim gibi geçmişti: Karanlık bir ormanda, bir metreyi aşan kar. Gece gündüz devam eden deli bir tipi, göz gözü görmeyen bir kar fırtınası içinde herkesin birbirinden kopuşu. Çaresizlik, açlık, ümitsizlik... Soğuk ise 2800 metreye varan yükseklikte sıfırın altında 30 derecedir. Allahuekber dramının en korkunç gecesidir. Erler, silahlarını kullanacak düşmanı da göremedikleri için, dinmek bilmez tipinin altında çamların dibine kıvrılarak kendilerini ölümlerin en tatlısı bildikleri donmaya teslim ederler. Subayların sağa sola atılışı bir intihar arayışı gibidir. Ama kar ve tipi içinde gece baskınları yapmak, Ruslar için milli bir ihtisas, ya da askeri bir bayram sayılır. Fırtınanın karanlığında, kayaların ardından, çam ağaçlarının aralarından ve çok defa bir adım öteden, birden bire belirirler. Keçe kalpaklı, uzun paltolu, başlarında kocaman papaklarla birden kardan adam haline gelmişlerdir. Saçları, sakalları buz salkımları ile bezelidir. Rus askerleri, bu halleriyle tipili karanlığın içinden sanki kardan biter gibi biterler. Ya silahları ya süngüleri iş görür. Tipi altında bunalanları, kara gömülüp donanları, ne kurşunlama ne süngüleme zahmetine girmeden çiğner geçerler. İşte o son gece, 10. Kolordu'nun eridiği gecedir."
Reklam
"Enver Paşa, doğru veya yanlış ne yaptı ise memleletin yararına olacağı kanaatiyle yapmıştır. Onun en büyük hatası, Almanya'nın harbi kazanacağına olan inancı idi."
Osmanlı Devleti'nin Harbe GirişiKitabı okudu
İtilaf Devletleri, harbin ağırlık merkezi Avrupa cephelerinde Almanya ve Avusturya ile savaşıyorlardı. Kuvvetleri dağılacağından Osmanlı Devleti'nin harbe girmesine taraftar değillerdi. Kendilerinin durup dururken ona karşı savaş ilan edecek halleri yoktu. Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'ne savaş ilanı kendi isteğiyle olacak, bu istek, Sultan Reşat, Sadrazam Halim Paşa, bakanlar kurulu üyelerinin büyük bir kısmı ve kamuoyunun harbe girmeye karşı olmalarına rağmen Almanlar, İttihatçı Üç Diktatöre insihar edecekti.
Osmanlı Devleti'nin Harbe GirişiKitabı okudu
Özetlemek Gerekirse
Görülüyor ki, Almanlar, zafer kazanamayacağımızı bile bile bizi harbe sürüklüyorlar, Türklere acır görünen taaruz aleyhtarı kendi subaylarını bile görevlerinden almak istiyorlardı. Onlar için, Türkler ölmüş kalmış önemli değildi. Yeter ki taaruz yapılsın, Ruslar Kafkasya'da oyalansındı.
Sayfa 54 - Almanların Taaruz İçin SıkıştırmalarıKitabı okudu
"Osmanlı Devleti'ni yıkan Büyük Devletler" dendi mi, akla ilk gelenler Rusya ve İngiltere, ikinci olarak Fransa ve İtalya'dır. Almanya, hiç söz konusu olmaz. Hatta ona "müttefikimiz ve dostumuz" gözü ile bakılır. Halbuki durum hiç de böyle değildir. Osmanlı'yı yıkmaya yönelik "son darbeyi" vurmada, İngilizler, Ruslar ve Fransızlar kadar Almanlar da büyük rol oynamışlardır. Almanlar için Osmanlı, artık "hasta" değil, "ölmekte olan bir adam"dı. Almanlar, tarafından "ölmekte olan adam," açılan 9 cephede İtilaf Devletleri'in karşısına, kuvvetlerini üzerine çekip, kendileri Avrupa cephelerinde çembere alınmamak ve serbest kalmak için Osmanlı'yı bir "bostan korkuluğu" gibi dikecektir. Bütün cepheler Almanların isteğine uygun olarak açılacak, bu sebepten düşmanlarının kuvvetlerini üzerine çekecek olan Osmanlı, bunlardan yediği "son darbeler" sonucu yıkılacaktı ki, bunun "baş sebebi" Almanlar olacaktır. Eğer Osmanlı Devleti, Almanya ile ittifak yapmayıp tarafsız kalsa idi, 9 cephe açılmayacak, milyonlarca vatan evladı ölmeyecek, büyük vatan toprakları kaybedilmeyecekti. Osmanlı Imparatorluğunun tasfiyesi kaçınılmaz olsa bile, maddi ve manevi kayıplar büyük olmayacak, onun mirası üzerine kurulacak yeni Türk devletinin sınırları daha geniş çizilecekti.
Sayfa 28 - Osmanlı Devleti'ni Harbe Sokma Girişimleri ve Açılacak Cephelerin TespitiKitabı okudu
Reklam
68 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.