Başlarda kitabın ana kahramını ünlü dünya şampiyonu Mirko Czentovic sansam da sonrasında Dr.B'nin ışık görmeyen küçük bir hücrede 4 ay tutuklu kalmış olmasını yaşadıklarını mükkemel betimlemesi ile devam eder. O hücreyi de '' Elimden her şey alınmıştı,zamanı bilmeyeyim diye saat, bir şey yazmayayım diye kurşunkalem, bileklerimi kesmeyeyim diye bıçak alınmıştı ;hatta bir sigara gibi en küçük bir kendini uyuşturma aracı bile yasaklanmıştı'' diye tasvir eder. Okurken kapatıldığı odayı ve atmosferini soluyormuşum gibi içim daraldı. Burada yaşadığı psikolojiyi de ''Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk çünkü hiç bir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz'' deyip insan bedenine değil en çokta ruhuna yapılan işkenceyi hissettim.Sonrasında sorgu odasından çaldığı kitabı (satranç oyununa ait seçkilerden meydana gelmiş bir kitaptır) o hücreden çıkana kadar okumuş, zihnini iki tarafa bölüp adeta kendisine karşı satranç oyunu kurmuştu. Kitabın sonunda onu hayatta tutan kitap mıydı bu kitap yoksa zihnini ele geçiren bir hapishane mi sorusu sardı beni.