Bir yazar keşfettim. Hayır, tabi ki bir yazarı meşhur etmedim ama gözümün önünde durup da yıllarca fark etmediğim bir yazarı hayatıma aldım. İyi ki de almışım. Her sayfası bu kadar heyecanlı ve ilgi çekici kitap yazmak, üstelik az ama öz yazmak… Bence büyük maharet.
Satranç’ta hikâye New York'tan Buenos Aires'e yolculuk yapan bir deniz vapurunda yaşanıyor. Bir grup yolcu gemideki satranç şampiyonu Mirko Czentovic'i partiye davet ediyor. İlk partiyi beklendiği gibi rahatlıkla şampiyon kazanıyor. Yine kaybedilmekte olan rövanş partisinin ortasında, oyuna Dr. B. adında bir başka yolcu daha katılıyor ve bir beraberlik kurtarıyor. Bunun üzerine yolcular tarafından Czentovic ile Dr. B arasında bir müsabaka organize ediliyor. Müsabaka başlamadan Dr. B. kitapta hikâyeyi anlatana satrancı nasıl öğrendiğini anlatıyor, ki bence kitabın en özel sayfaları bunlar.
Ayrıca kitapta satrancın müthiş bir felsefesi yapılıyor.
En üzücü tarafı ise bu kitabın Nazi zulmünden kaçan yazarın Arjantin’de ve hayatında yazdığı son kitabı olduğunu öğrenmek. Belli zaten, son kitapta nirvanaya ulaşmış.