Aralık 2019

Şebnem Dergisi - Sayı 178

Şebnem Dergisi

Şebnem Dergisi - Sayı 178 Hakkında

Şebnem Dergisi - Sayı 178 konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
2 Kişi
8
Okunma
3
Beğeni
478
Görüntülenme

Hakkında

Rabbimize hamd olsun, yine güzel ve dopdolu bir dergi ile huzurlarınıza çıktık. Mîlâdî 2019 yılının son sayısında, 18. yılımızı tamamlarken muhtelif konularda, birbirinden güzel ve değerli yazılarla hayatınıza renk, gönül dünyanıza derinlik katmaya çalışıyoruz. Aslında ana gündemimiz, kaybolan mahalle kültürümüz… Çok değil, yüz yıl içinde, hattâ belki otuz-kırk yıl zarfında bile pek çok güzel değerimizi, örf, âdet ve alışkanlığımızı kaybettik maalesef… Bir taraftan şehirlere “yığılma tarzındaki bir yerleşim modelimiz”, bir taraftan ne idüğü belirsiz “köksüz modernleşme ve eğreti batılılaşma hastalığımız” yüzünden bizi biz yapan pek çok değerimizi, kendi hoyrat ellerimizle yok ettik. Gözümüzü açıp kapattık, bir de baktık ki, artık kapısını çalıp tuz-biber istediğimiz bir komşumuz yoktu. Hâlini hatırını soracağımız, çat-kapı merhaba diyeceğimiz, başımız sıkıştığında evlâdımızı gönül rahatlığı içinde teslim edeceğimiz bir komşumuz, sokağımız, mahallemiz kalmamıştı. Onların yerine koca koca binalar, güvenlikli-havuzlu siteler, birbirine yabancı kapı komşuları vardı. O kadar güvenliydi ki şehirlerimiz, çocuklarımızı elinden tutup bizzat okula götürebiliyorduk maalesef… Kendi başlarına dışarıda oynayacakları bir sokakları, çamura batıp çıkarak kirlenebilecekleri bağları, bahçeleri, toprakları kalmamıştı. Hangi sebze ve meyvenin nerede yetiştiğini bilemeyecek kadar da tabiattan kopmuşlardı. Onları kendi ellerimizle “hijyenik”, “korumalı”, “pür güvenli” odalarına hapsettik, susturmak ve meşgul etmek için ellerine lap top, telefon, tablet verdik. Rahat yemek yesinler, biz iş yaparken veya misafirlerimizle konuşurken ayaklarımıza dolanmasınlar diye televizyon-bilgisayar başına oturttuk. Evet, kendimize “yeni bir dünya” kurduk. Ancak kurduğumuz bu dünya, geriye dönüp baktığımızda çok sanal, çok yalan çıktı. Artık evlatlarımız, sadece dünyayla değil, bizimle de arasına duvarlar ördü. Onlara ulaşmak için neredeyse telefonlarına veya mail adreslerine mesajlar gönderir olduk. Akrabalıklar, komşuluklar terk edildi. Sıla-i rahmi zaten unuttuk. Bu anlatılanlar, aslında pek çoğumuzun her an yaşadığı ve “Nereden geldik bu hâle?” diye sorguladığı acı bir manzara… Söylediklerimizin eksiği yok, belki fazlası var. Elbette sadece kuru kuru dövünmek veya nostalji kabîlinden, “Nerede o eski günler?” demek için bunları yazmadık, söylemedik. Derdimiz, tekrar insana dönmek! Tekrar dostumuza, akrabamıza, konu-komşumuza yüreğimizi açmak… Bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmak… Kıymetli okuyucularımız; biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, bu sayımızda bir taraftan çocuklara, bir taraftan engellilere, bir taraftan yaşlılara sevgi, hürmet ve ilgiyi özendiren, gündem yapan yazılarımız var. Bir taraftan dünyayı, geçirdiğimiz günleri okumaya çalışan, doğumu ve ölümü, Allâh’ın kudret ve azametini terennüm eden yazılarımız var. Bir de Peygamber Efendimizin nübüvvetinin hâlâ devam ettiğini gösteren yaşanmış mucizeleri hatırlatan yazılarımız… Kısacası Şebnem, ilk günkü aşk ve heyecanıyla devam ediyor. İnşâallah sizden aldığımız teşvik, takdir, tenkid, tashih, ilgi ve alâkalarla daha da güzel sayılar hazırlamak istiyoruz. Nice yıllar, bu hizmetimizin devam etmesi, nice gönüllerde yer bulması, nice yüzleri tebessümle buluşturması niyazımızla… Allâh’a emanet olunuz.
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 8 dk.Sayfa Sayısı: 40Basım Tarihi: Aralık 2019Yayınevi: Erkam Yayınları
ISBN: 2071234631337Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 100.0
Erkek% 0.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Şebnem Dergisi
Şebnem DergisiYazar · 21 kitap
Karanlık bir gecenin en karanlık zamanında, beyaz duvarların arasında, uykunun dünya turuna çıktığı bir sırada başladı her şey. Hep dertlerle, hastalıklarla, kederle kaçan uyku; bu sefer farklı nedenle terki diyar eğlemişti bedeni. Kendi özüyle, batı edebiyatı arasında bir yol bulmaya çalışan edebiyatımız gibi, taklit ve özgünlük, dün ve yarın, doğu ve batı arasında kalmış, kendine bir yol arayan gençlerin parlayan dimağlarıydı uykuları kaçıran. Henüz tecrübe denilen ve düşünceleri kısıtlayan prangalara mahkûm olmamış, yeniliğin izinde gençlerin sesiydi düşünceleri değiştiren. Artık kalem ve kelam gençlere geçmeliydi. Kendi seslerini duyurabilmeliydiler,duyurabilmeliydik. Bunun için, hayatın vazgeçilmez bir parçası olmuş, yokluğunda insanın içindeki trafik lambalarını kesen internetti aranan ortam. Ve henüz emekleme aşamasında olan sanal dergiydi mekân. Evet, bir dergi çıkarılacaktı ve bu, sanal dergi olacaktı. Maddi bir beklenti içinde olmadan, okura masrafsız erişmeydi maksat. Üç beş kişinin bir araya gelip, devletler kurup devletler yıktığı, cihanı 7defa baştan sona fethettiği, bununla da yetinmeyip samanyoluna çıktığı bir zaman diliminde; belki cılız, bir o kadar mütevazı bir ses yansıyordu semaya. Adı Lisan-ı Aşk oluyordu. Aşkla söylüyor, aşkla çalışıyor ve aşkla dile geliyorlardı. Onların dile gelişi değil aşkın dile gelişiydi bu. Aşkın lisanıydı, Lisan-ı Aşk’tı. Size gelene kadar bu süreç acemi ruhun teriyle yoğrulmuştu ve yoğrulacaktı. Hayatın her alanında yaşanan kavramlar karmaşası, bu süreçte de kendisini göstermişti. Geriye dönüp bakıldığında bir menderesi andırıyordu süreç. Zik zaklarla, git gellerle doluydu. Ve hiç görmediği bir denize akıyordu; okura akıyordu. Kış kapıdaydı geceler uzuyordu ancak zaman daralıyordu. Geceler hızla gündüze karışıyor, takvimler sonbahar yapraklarına eşlik ediyordu toprağa düşerken. Ve saatlerce mesai harcanıyordu farklı şehirlerde farklı pencerelerin önünde. Geceler fikir fırtınalarıyla sallanıyordu. Derken kronometre sıfırlanmış ve son takvim yaprağı toprağa düşmüştü. Aylar süren çalışmalar okurla buluşacaktı. Karşınıza çıkacaktı. Okurla buluşacak olmanın sevinci ve tüm hazırlıkların tamamlanması stresi birbirine karışmış bir halde, an tamam oldu. Lisan-ı Aşk sayfalarını açtı. Bu süreçte gecesini gündüzüne katarak işin mutfağında kalan Teknik Ekibimiz, Vahap Ayzet, Betül Aydın, Erdinç Salar’a, Yazarlarımız, Ali Aslan, Abdurrahman Solak, Betül Aydın, Burak Deveci, Burak Eren, Cemaliye Başer, Çağrı Ünüvar , Hüseyin Oruç,Kübranur Özata, Mahmut Şen, Rabia Harmancı, Salim Değirmenci, Tansu Karip , Umut Işıklı, Vahap Ayzet, Yusuf Ömer Arıcı’ya, Hukuk Danışmanlarımız, Burak Deveci, Ramazan Yüksekkaya, Sami Sağ’a, Mali Danışmanımız, Emine Dumlu’ya, sürece katkı veren, Ömür Ali Aşan, Volkan Koç, Emre Pala, Barış Alp, İbrahim Baran, Meltem Acır, Süleyman Kalkan ve Zeynel Bozkurt hocamıza teşekkürü bir borç biliyorum. Emeği geçen herkesin, emeğine sağlık. Faydalı olması dileğiyle.