Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Haziran 2021

Şebnem Dergisi - Sayı 196

Şebnem Dergisi

Şebnem Dergisi - Sayı 196 Sözleri ve Alıntıları

Şebnem Dergisi - Sayı 196 sözleri ve alıntılarını, Şebnem Dergisi - Sayı 196 kitap alıntılarını, Şebnem Dergisi - Sayı 196 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oysa huzur sadelikteydi ve bunun delili olarak da Peygamber Efendimiz'in "Sadelik imandandır." hadîs-i şerîfi yetmeliydi. Fakat yetmedi, yetemedi.
Sayfa 32
Rabbimiz kadının sâliha oluşunu, kadınlığı ve anneliği ile temellendirmiş, bu alanlar üzerinde önüne Cennet’i sermiştir. Bu önceliklere dikkat edilmeden ve hattâ onların önemsizmiş gibi arka planda kaldığı hiçbir iş, hiçbir faaliyet ve hizmet alanı, bizi mesut etmeye yetmeyecektir. Çünkü ruh, Allâh’ın râzı olduklarından beslenir, huzur ve neşe bulur. Denge kurulamadığında vazgeçilecek olan şeyler, nâfileler ve mübahlardır.
Reklam
Fitzhugh Dodson:
“Analık etmek, özel bir tür psikolog olmak ve özel bir öğretmen olmak demektir. Bu öyle basit bir görev değildir. Hele bebekleri ve ufak çocukları anlayabilmeniz için gerekli ve yeterli eğitimi görmek pek azınıza kısmet olmuştur. Normal olarak psikologlar ve öğretmenler (bütün gün çalışanlar) günde 8 saat çalışır. Her gün belirli saatte çalışmaları biter, her hafta sonu tatil yaparlar. Dahası, yıllık izinleri de vardır. Ya siz öyle misiniz?”
İnsan, irâde ederek dönüşür.
Sayfa 25 - Neslihan Nur Türk
çok mühim bir konu
Her insanın içine düştüğü bir günah çukuru vardır. Bazısı bu çukurdan kendi gayretiyle çıkarken bazısı da kurtaracak bir el arar. Her Müslüman, günah çukurunda debelenip duran insanı eleştirmek yerine, kurtarıcı el olmaya çalışmalıdır. Bazen kurtarıcı el olmak yerine günahkâra lânet ederek kardeşimizi daha derinlere itebiliyoruz.
Reklam
"Hayatta en zirve sanat ,insan yetiştirmektir.Bu sanatı icra eden en büyük sanatkarlar da peygamberlerdir. "
Herhangi bir yuvada Cenâb-ı Hakk’ın emirlerine uygun bir hayat yaşanıyorsa, hiç şüphe edilmesin ki orada bulunanlar, Cennet hayatının zevkini dünyada tatmış olur. Sadırları inşirah hâlinde olup her şeyden zevk alırlar. Sevmekten, sevilmekten, yemekten, yedirmekten, giyimden, giydirmekten hülâsa bütün kulluk vazifelerini îfâdan… Varlığı severler, yokluğu severler, kulların ayıplarıyla meşgul olmazlar. Çünkü daimî olarak kendi ayıplarını düzeltmeye uğraşırlar. Allah Teâlâ’nın emirleri tatbik edilmeyen, yaşanmayan bedbaht hânelerde ise dırdırlar, münâkaşalar, bağırmalar, çağırmalar, karşılıklı hakaretler hiç eksik olmaz. Böyle bir hayatın ne zevki olur? Bu kötü hâller, İslâm dışı ve terbiyesi olmayan gâfiller arasında çok görülür.
Elbet küllî irâde, ateşi gül bahçesine çevirmeye muktedirdir; lâkin sen İbrahim Halîlullah değilsin. İrâde arabanı uçuruma doğru sürerek gülistâna varılamayacağını takdîr edersin.
Seçtiğiniz hayır ne kadar büyükse, karşına çıkacak imtihan da o kadar zorlaşır. O vakit sen, iftiraları, dedikoduları, sû-i zanları ile enerjini düşürmeye çalışacak çapsız kimselere aldırış etmeden, niyetlendiğin iyilikten vazgeçmeden daha da kavîleşen bir inançla, yürümelisin. Çünkü onlara takılıp da hayırlı işinden vazgeçersen, şerre prim vermiş, kendinle çelişmiş olursun.
Sayfa 25 - Neslihan Nur Türk