Üstün İnsan

Şeceretü'l Kevn

Muhyiddin İbn Arabi

Şeceretü'l Kevn Quotes

You can find Şeceretü'l Kevn quotes, Şeceretü'l Kevn book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Aziz Okurlar... Allah Rasûlü s.a.v. efendimize, âline, ashâbına tüm Rasullere, Nebîlere, Ehlibeytine, Veliyullaha, onların dostu olma şerefine nali olanlara ve ümmet-i Muhammed’e selam olsun.
Ulu Allah arşı, kudretini göstermek için yaratmıştır, zatına mekan, mahal olsun diye değil.
Reklam
Adem, talim mektebine alınıp bütün isimleri öğrenince “OL” misaline, sonra var edicinin varedilenlerle güttüğü maksada baktı, muallimi “OL” “kaf”ında, hazine “kaf”ında müşahede etti. “Ben gizli bir hazineydim, bilinmiyordum. Bilinmeyi istedim.”... Sonra “nun” sırrından “Muhakkak ki Ben, yalnızca Ben Allah’ım...” (Taha, 14) ayetinde işaret edilen benlik “nun”unu müşahede etti. Heceler gerçekleşip umut tahakkuk edince, ona hazine “kaf”ından şeref “kaf”ı çıkartıldı.. “Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık.” (İsra, 70) Bir de “olmaklık kaf”ı çıkartıldı: “Onun kulağı, gözü ve eli olurum...” Onun için benlik “nun”undan da nur “nun”u çıkartıldı: “kendisine bir ışık verdiğimiz.” (Enam, 122) Buna nimet “nun”u bağlandı: “Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız.” (İbrahim, 34) İblis’e (Allah’ın laneti üzerine olsun) gelince, talim mektebine kırk bin yıl devam etti, “OL” harflerini araştırdı. Muallim, onu kendi haline bırakmış, kendi gücü ve kudreti ekseninde faaliyet göstermesini sağlamıştı. O da “OL” timsaline bakıyordu; onun timsalinden küfrünün “kaf”ını görmek için. Nitekim büyüklendi: “Yüz çevirdi ve büyüklük tasladı.” (Bakara, 34) “OL” kelimesinin “nun”undan ateş “nun”unu görüyordu: “Beni ateşten yarattın...” (Araf, 12) Böylece küfrünün “nun”unu ateş oluşunun “nun”uyla bütünleştirdi: “Oraya tepetaklak atıldılar.” (Şuara, 94)
Varlık ağacında, büyüme, artma, çiçek açma, fikir meyveleri verme, benzeşen özlemler, sağlam zevkler, saf sırlar, istiğfar meltemleri, Onunla gelişen ameller, Onunla arınan haller, nefis riyazetiyle açılan yapraklar, kalplerin yalvarışları, sırların inişleri, ruhların müşahedeleri, Onunla açılan hikmet çiçekleri. Marifet incelikleri, Onunla yükselen nefesler, deste deste bağlanan ünsiyet demetleri, huzur rüzgarlarından gelen hoş kokular, has erenlerin Onun aslına dayananmertebeleri, havasın makamları, sıddıkların menzilleri, yakınlaştırılmışların münacatları ve sevenlerin müşahedeleri…
Kimisi kemal “kaf”ını ve “belirlilik” nun”unu görmüş, kimisi küfür “kaf”ını ve belirsizlik “nun”unu görmüş. Bunlar, şahit olduklarının hükmünce “Kün / OL” dairesi noktasına dönerler. Varedilmişin varedenin iradesinin dışına çıkması mümkün değildir. Varlık ağacının farklı dallarına, meyvelerinin türlerine baktığın zaman, bunun kökünün “OL” habbesinden neşet ettiğini, ondan ayrıldığını anlarsın. Adem, talim mektebine alınıp bütün isimleri öğrenince “OL” misaline, sonra var edicinin varedilenlerle güttüğü maksada baktı, muallimi “OL” “kaf”ında, hazine “kaf”ında müşahede etti. “Ben gizli bir hazineydim, bilinmiyordum. Bilinmeyi istedim.”…
Eğer uykudan uyanmamayı isteyebiliyorsan, istediğin için de uyanmamayı gerçekleştirebiliyorsan, ölümden sonra dirilmemeye de güç yetirebilirsin demektir?! Bu, ölümden sonra dirilişi inkar edenlerin yalanını ve cehaletini ortaya koyan bir hakikattir. Bunlar da zındıklar, dehriler ve felsefecilerdir. Aynı zamanda kabir azabını, nimetini ve sorgusunu inkar eden mutezile mezhebinin bu görüşüne de susturucu bir cevap niteliğindedir.
Reklam
181 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.