Türk edebiyatının hikaye ustası, Türkçenin güzide kalemi, Büyük Üstad Ömer Seyfettin; bu eserinde yer alan 9 hikayesiyle okuyanlarına büyük bir edebi zevk vaat ediyor. Her hikayesi, okuyucuda derin bir etki bırakıyor. Ben bu hikayeler arasında Vire, Forsa ve Bomba'dan çok etkilendim. Ama bunlar gibi diğer hikayelerin de tadı ve etkisi bambaşka.
Alın ve okuyun. Hikayeseverler için başucu eseri. Yeni okuyucular için de güzel bir giriş olacağına inanıyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Muhsin Çelebi, sözünü bitirince müsâade filân istemedi, kalktı. Kapıya doğru yürüdü.
Şah İsmail donmuş, taş kesilmişti. Çaldıran'da kırılacak gururu, bugün, bu tek Türk'ün ateş nazarları altında erimişti. Muhsin Çelebi dışarı çıkarken, kendi gibi hayretten donan nedimlerine:
- Şunun kaftanını veriniz.
Dedi.
Muhariplerden biri koştu. Tahtın önünde serili kaftanı topladı. Türk elçisine yetişti:
- Buyurun. Kaftanınızı unutuyorsunuz.
Muhsin Çelebi durdu. Güldü. Çıktığı kapıya doğru dönerek Şah'ın işiteceği yüksek bir sesle:
-Hayır, unutmuyorum. Onu size bırakıyorum. Sarayınızda büyük bir pâdişâh elçisini oturtacak seccadeniz, şilteniz yok... Hem bir Türk yere serdiği şeyi bir daha arkasına koymaz... Bunu bilmiyor musunuz? dedi.
Biliyordu ki Türk askeri çok itaatlidir. Kumandanları ne söylerse hemen yaparlar. Fakat yalnız bir emre karşı itaat göstermezler. O da "teslim emri"dir. Türk, ölmeyi teslim olmağa tercih eder...