Anadolu eski çağlarının yetiştirdiği en gerçekçi, en kuşkucu, en sivri dilli yazar.
"Samsatlı Lukianos karşımıza benzersiz bir kaynak olarak çıkar; hem bize eskil Yunan evreni konusunda olguları özünden kavratıcı bilgiler verir, hem bu ekinin içinden olan, ama ona dışarıdan bakmasını da bilen, sözcüğün tam anlamıyla gerçekçi ve kuşkucu bir yazar olarak, onun temel değerlerini tartışma konusu eder, boşluklarını, aksaklıklarını gözler önüne serer. En büyük tanrı Zeus'tan en büyük ozan Homeros'a, en büyük düşünür Sokrates'ten en büyük komutan İskender'e kadar tüm üstün varlıklarının özellikle zayıf yanlarını ve tutarsızlıklarını sergileyip alaya alır. Onun gözünde, tanrılar tanrısı Zeus eli uçkurunda dolaşır, erkek, dişi, tanrı, insan, gözüne kestirdiği her varlığı ne yapıp yapıp cinsel isteklerine boyun eğdirtir; bu arada, bir başkasının kendi eşi Hera çevresinde dönüp durmasını hoş görecek kadar da geniş yüreklidir. Homeros ve benzerleri, yapıtlarında 'yalan söylemiş, kendilerini dinleyenleri aldatmış' kişilerdir; anlattıkları da 'masalın bayağısı'dır, 'hem inanılacak şey değil, hem de gülünç'tür."
(...)
"Elimizdeki çeviriye gelince, Seçme Yazılar'dan yedi sekiz sayfa okuduktan sonra, onda hem kanlı canlı bir konuşma dilinin akıcılığını, hem özenli bir yazı dilinin açıklığını buluyor, 'Bir yazar ancak bu kadar kendine yakın bir çevirmen bulabilir', diye düşünüyoruz. Neden? Malatya kökenli Lukianos'la Adana ve Maraş kökenli Ataç arasında yüzyıllar ve diller üzerinden bir hemşerilik mi söz konusu? Yoksa, gene diller ve yüzyıllar üzerinden, iki kardeş düşüncenin ve iki kardeş biçemin birbirini bulması mı?
Sanırım, her ikisi de."
-Tahsin Yücel-
(Arka Kapak)