Sosyal Yayınlarından okudum. 2217 sayfa ile şimdiye kadar okuduğum en uzun kurgu kitabı oldu fakat bunun bir 1000 kadarı kurgu falan değildi.
Victor Buba 500 sayfa civarı kurgudan bağımsız bir şekilde Waterloo savaşından, manastır yapılanmasından ve Paris'in lağımlarından, belediyecilikten vesaire söz ediyordu. Bir 500 sayfa da olaylara yaptığı yorumlar ve kendi felsefesini ortaya koyması diyebiliriz. Hikayenin kendisi aşırı epik ve tatmin ediciydi. Felsefe kısımları da fena sayılmazdı ama manastırlar, lağımlar, Napolyon ruhu falan; bunlar hiç de evrensel veya beynelmilel şeyler değil. Buralarda Victor Buba pek boş yapıyor diyebiliriz. Kitabın en canlı kısımlarıysa farklı fikirlerin temsilcilerinin karşı karşıya geldiği kısımlar; her karakterde analiz edilen bir fikir, bir yaşam tarzı var. Javert ayaklı bir devlet ideolojisi, M. Thenardier oportünizmin vekili, Fantine tam güvenin, Valjean güvensizliğin neden işlemediğini gözler önüne seriyorlar eylemleriyle. Yazarın 20. yüzyıla olan umutlu bakış açısı da biraz insanın içini burkmuyor değil.
Kısaca boş yapmayı seven sanatçı ruhlu birinin gözünden fikirlerin, duyguların, doğanın, sosyal ve ekonomik durumların korkutucu derecede hissedilerek dile getirildiği, uzun aralıklarla sıkıcı, kısa aralıklarla muazzam patlayıcı olayların vuku bulduğu bir roman olmuş Sefiller; yani tam anlamıyla bir dünya klasiği.