En Eski Şehname 1 kitaplarını, en eski Şehname 1 sözleri ve alıntılarını, en eski Şehname 1 yazarlarını, en eski Şehname 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oldukça etkilendiğim bir edebi eser. Kültürel olarak yok edilmek istenen bir milletin, edebiyatı kuşanarak direnmesi adeta. İnce bir dile sahip. Hem nasihat eder tıpkı bir baba ya da dede gibi, hem ders verir.
Şehname 1Firdevsi · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 1956246 okunma
Mahmud (Gazneli), İran’ın eski ve akla sığmaz maceralarla, masallarla karışık geçmişini, eski şahların ekseriya garip ve bazan da ibretli hayatlarını zevkle okuyor ve dinliyordu.(...)Padişahın bu merakını duyanlar, sağdan soldan, ona eski geleneklere ait birçok şeyler gönderiyorlardı. Böylece Mahmud, manzum bir hale sokarak esaslı ve etraflı bir tek kitap haline getirtmek istediği malzemeyi yavaş yavaş toplamış oluyordu. Fakat bu malzemeyi düzenleyip manzum olarak yazacak kimseyi bulmak da, ayrı güçlüklerle dolu idi. Zamanın tanınmış ve kendi sarayında barınmış olan şairlerine bu işi vermek için yaptığı birçok teşebbüslerden bir sonuç alamadı. Şairler, hayallerine değil, vesikalara ve ağızlarda dolaşan söylentilere dayanan bu yorucu ve çok uzun zaman istiyen işe girişmekten kaçındılar. Bu işi üzerine alabilecek kimsenin, uğraşacağı çok çeşitli konular hakkındaki vesikaları ve söylentileri arayıp bulması, toplaması, düzenlemesi; yapacağı çalışmadan ihtiraslı bir zevk duyması, onu bir angarya saymaması ve nihayet sınırsız bir “sabır” ve “emek” adamı olması lâzımdı. Mahmud, bu adamı, ancak Firdev-si’nin şahsında bulabildi.
* Şeytan kendisini güzel söz söyliyen, gönlü uyanık, teiniz giyinmiş bir delikanlı kılığına soktu, Dahhâk’in yanına geldi. Onu birçok övdükten
sonra:
"Ben, meşhur ve temiz bir ahçıyım. Eğer
padişah beni kendisine lâyık görürse...” dedi.
' Dahhâk bu sözü işittiği zaman, onu ahçılığa
tâyin etti ve yemek pişirmesi için bir yer ayırdı. Elinde salâhiyet olan vezir, mutfağın anahtarını ona teslim etti.
O zaman yiyecek çok değildi.Hayvan eti azdı.
‘ Yalnız yerden biten yeşillikleri yerlerdi ve yerden biten her şeyi de yemezlerdi.
O, pis yaratılışlı şeytan düşündü ve hayvanları öldürmeği tasarladı.Her türlü kuşları ve dört ayaklı hayvanlan öldürdü. Onların etlerinden türlü türlü yemekler yaptı. Birer birer padişahın sofrasına koydu.
‘ Onu cesur yapmak için, aslan gibi, kanla besledi.
( Not: Şeytanın kandırdığı Padişah Dahhâk’ın omuzlarından çıkan iki yılanı beslemek için her gece iki delikanlı öldürülüp beyinleri bu yılanlara yediriliyordu. Yılanları sakin tutmanın yolunun bu olduğunu yine hekim kılığına giren şeytan insan neslini kurutmak için söylemişti.)
* Sarayın adam öldürücü kapıcıları tarafından yakalanan iki delikanlı çığlıklar kopararak ahçıların önüne doğru koştular ve yüzükoyun yere kapandılar.
‘ Ahçıların, bu manzara karşısında, ciğerleri sızladı. Gözleri kanlı yaşlar ve kafaları kinle doldu. 'Yeryüzü padişahının bu zâlimce işine şaşarak, bakıştılar..
* Ve İkisinden birini öldürmekten başka bir
çare göremediler.
‘ Bir koyunun beynini çıkarıp, öldürdükleri
gencin beyni ile karıştırdılar.
’ Ötekinin canını bağışlayarak ona: "Git, bir
yerde gizlen, canını kurtar!
Mamur şehirlerde yaşama. Bundan sonra senin yaşayacağın yer, dağlar ve ovalardır!” dediler. ‘ Onun kafası yerine değersiz koyun kafasından yılanlara yiyecek yaptılar.
‘ Bu suretle, her ay otuz genç canlarını kurtarıyorlardı.
' Zamanla, kimin nesi oldukları belirsiz olan bu gençlerin sayısı iki yüzü buldu.
* Ahçı her gün birkaç keçi ve koyunu ovaya salar, bunlara gönderirdi.
' İşte bugünkü Kürt kavminin aslı bunlardan türemiştir ki, bunlar mamur şehir nedir bilmezler.