Şeker Portakalı, popüler kültüre kurban gittiğini düşündüğüm için bir türlü okumaya başlayamadığım bir kitaptı. Fakat önyargımı yok etmek adına ve kitaplığımda okunmamış kitap bırakmamak için okumaya başladım.
Okuduktan sonra ne kadar gereksiz bir ön yargı biriktirdiğimi fark etmiş oldum. Bugüne kadar beni ağlatan kitapların sayısı bir elin parmağını geçmemiştir. Şeker portakalı da beni ağlatabilen, duyguyu okura geçirebilen kitaplar arasında yer almayı başardı.
Kitabı okumaya başladığıma dair bir paylaşımda bulunduğum zaman "Ah Portugam" diye mesajlar geldi ve kitabı henüz bitirmediğim için bunun ne demek olduğunu anlayamamıştım. Fakat kitabı okuduktan sonra ben de aynı şeyi söylüyorum; ah Portugam ve ah Zeze'm...
Çocuk kitabı olarak geçtiğine bakmayın bunu 7 yaşındaki bir çocuk da okur 70 yaşındaki bir birey de. Şeker Portakalı, ailevi sorun yaşayan birçok insanı daha derinden etkilemiştir diye düşünüyorum. Hele ki küçükken masum yaramazlıklarından ötürü dayak yemiş ve sövülmüş kimseler varsa eğer Zeze'nin yaşadığı tüm duyguları kalben daha derin hissedeceklerdir.
Aslında kalabalıklar içerisinde yalnız olan bir çocuğunun duygularını görüyoruz burada. Her ne kadar anne - babası ve kardeşleri hayatta olsa da yargılanma ve gereksiz hakaretlerden ötürü kişi kendini yalnız hissedebiliyor.
Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.