Bu zamana kadar Anadolu, Romalılar ülkesi manasında Romania adıyla geçmekteydi. Türklerin Anadolu'daki varlığının sağlamlaştığı XII. Yüzyıldan itibaren, gerek Haçlı kronikleri gerekse seyahatnâmeler ve diğer kaynaklarda Anadolu yerine Türkiye ifadesinin kullanılması Anadolu'nun Türk ülkesi olduğunu göstermektedir.
Machiavelli’nin Hükümdar/Prenses adlı eserinde belirttiği üzere bir hükümdarın ordusu ne kadar güçlü olursa olsun rakibine karşı başarılı olabilmek için karşı tarafın vatandaşlarının desteğine muhtaçtır.
Selçuklular, bazı cezaları meydanlarda uyguluyorlardı. Taceddin Pervane, hakkında çıkan zina dedikoduları nedeniyle meydan da cezaya çarptırılan devlet adamlarındandır. Siyasi ihtirasları olan Sadeddin Köpek'in, Sultan II.Gıyaseddin Keyhüsrevden aldığı ferman ile Taceddin Pervane, Alâiye'den Ankara'ya götürülmüştür. Zincire vurularak Ankara meydanına getirilmiş ve burada göbeğine kadar toprağa gömülmüştür. Halktan oluşan insanlar tarafından recm suretiyle meydanda öldürülmüştür.
Bir şehir sadece binalardan,kurumlardan, yollardan,sokaklardan ve insanlardan oluşmayıp, somuta can veren soyut mananın tecessüm ettiği bir ruha ve bir kimliğe sahiptir.
Her ne kadar İslami karakterler baskın görünse de göçlerle Maveraünnehir ve Harezm bölgesinden Anadolu'ya gelip yerleşen şehirli Türkler yaşadıkları coğrafyanın geleneklerini taşıyarak Anadolu'da yeni bir tarz meydana getirdiler.