"İnsan sevgisi dolu, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. Neye baksa bu sevgi ile ısınıyor, ışıklanıyordu."*1
...
"Bir şeytanminaresi, bir karpuz sergisi, bir mangal ve iskemle, bir kameriyeli mezar, bir boya sandığı, bir projektörcü, bir balıkçı, bir garson, bir papaz efendi, Sait onlara bakınca, onları anlatınca birdenbire ilginçlik kazanıyorlardı." *1
...
Böyle bahsediyordu Haldun Taner kitabında Sait Faikten. Gerçekten de öyle. Neye baksa bir hikâye yaratabilecek bir insan... Hayatın akışında göremediklerimizi, bakıp umursamadıklarımızı yahut gördüklerimizi kendi kaleminden harikalar yaratan insan. Yeri geldiğinde bir garsonu, çırağı, papazı, işçiyi, gemiciyi, öğrenciyi yeri geldiğinde bir kediyi, gemiyi, sandığı, taşı, mektubu... Muazzam bakış açısıyla bize sunan adam. Hayatın içinden hayatın kendisi olan bir usta. İyi ki Sait faik...
Beni en çok etkileyen hikâyeler "Semaver" ve "İhtiyar Talebe" oldu. Okuduğunuz için teşekkürler.
*1: Haldun Taner, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil, Cem Yayıyanları,1983
Derleyen:Adil İzci