Bilginin Fenomenolojisi

Sembolik Formlar Felsefesi 3

Ernst Cassirer

Sembolik Formlar Felsefesi 3 Quotes

You can find Sembolik Formlar Felsefesi 3 quotes, Sembolik Formlar Felsefesi 3 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bilimsel kavramın gerçekleştirmek zorunda olduğu birincil görev, sadece, görsel olan­ da varlığını sürdürüp onun çevresinde gerçekleşecek bir kural ortaya koymaktır.
Ruh Körlüğü
Goldstein ve Gelb tarafından araştırılan ruh körlüğü vakası, çi­zilen klinik genel tabloya göre, aynı yazarlar tarafından tasvir edi­len renk isimlerini unutma durumundan tamamen ayrılmasına rağ­men, bu vaka renk isimlerini unutma vakasıyla teorik olarak aynı çizgide incelenebilir ve onunla ortak bakış noktası altında değerlen­dirilebilir. Ruh
Reklam
İçsel olarak uygun davranış biçiminde, sadece nesnel olana işaret edişin var gibi göründüğü dokunma olguları vardır. Fakat davranış biçi­minin değişimi... bu olgularda, -buradan bedenimizin bir durumda oluşu anlaşılmaktadır- duyumlamaya uygunluk, görsel bir verilmiş ve sadece kesinleşmemiş olan bir özellik olarak ortaya çıkabilir.... Eğer güncel olarak da, dokunma algısının ya öznel ya da nesnel tarafı neredeyse hiç fark edilemez şekilde oluşturulabilirse, bu algının iki kutupluluğu, elbette... görsel olarak gerçekleştirilebilir halde bulunur.
Modern "sembolik mantığın" kurucularından biri olan George Bole, "for­mel bilim" kavramının, daha sonra "soyut" matematiğin gelişimiyle tam olarak onaylanan anlamıyla belirledi. O, analiz süreçlerinin ge­çerliliğinin, mevcut sembollerin yorumlanmasına değil, onların bağlantı yasalarına bağlı olduğunu ifade eder. "Seyir" problemindeve kavramında özetlenen güçlüklerin hepsinin, son on yılda matematiğin içinde tekrar filizlenip burada önemli bir yer işgal etmesini, ilk başta çok hayret verici olarak görmek gerekir. Şimdilik ise bu kavganın nasıl sonuçlanacağı belli de­ğildir ve bu kavgayla, matematik ve mantığın ilişkisi, yeniden şüpheli ve yoruma açık bir hal almış gibi görünmektedir. Bir tarafta, saf matematiği hem mantıkta temellendirme, hem de onu tamamen mantığa geri götürme istekleri ve her ikisi arasında herhangi bir kesin sınır çizme imkanını ilkesel olarak reddetme anlayışı bulun­maktadır.
Hakikat ve gerçeklik, yalnızca, imgenin aynen bir mozaik gibi uyuştuğu tözsel unsurlar için uygun olur. Fakat psi­koloji eleştiricisinin kazandığı bu kavrayışın, bizim gerçek psişik yaşantıda imgeyi kullanmamızı engelleme ve sınırlandırma zorun­luluğu yoktur. İmge en azından hayal olarak kabul edilse ve onun güya bilgi teorisi bakımından maskesi
Eğer biz düşün­me için, salt sembolik ve işaret edici olanların tabakasına -bu taba­kanın arkasındaki "doğrudan olan'', yani açığa çıkan gerçekliği kavramak için- giden bir yol açma imkanının mevcut olup olmadı­ğını soruyorsak, o zaman bu amaca, hiçbir durumda "dış" deneyim yoluyla erişilemeyeceği sonucu, kendiliğinden ortaya çıkar. Bu du­rum, yani şey dünyasının bilgisinin tümüyle belirli teorik temellere ve şartlara bağlanmış olması ve bu noktada nesnelleştirme süreci­nin, doğa bilgisinde gelişerek gerçekleştirdiği şekliyle aynı zaman­ da hep bir mantıki aracılık ve ortamsallaştırma süreci oluşu, bilgi eleştirisi nitelikli analizin modem fizik alanında kat etmiş olduğu ilerlemeler karşısında, neredeyse kesin bir şeydir. Fakat inceleme­nin yönünün, artık tersine çevrilmesi zorunludur. Biz gerçekten "doğrudan" olanı dıştaki şeylerde arayamayız; onu bizzat kendi­mizde aramak zorundayız. Nesnelerin zaman ve mekan içindeki ci­simleşmesi olarak doğa değil, kendi benimiz; nesnelerin dünyası değil yaşantı gerçekliğimizin, varoluşumuzun dünyası bizi bu doğ­rudan olanın eşiğine götürebilir. Eğer gerçekliğin kendisini bütünaldatıcı ortamlardan olarak bağımsız görmek istiyorsak, kendimizi "dış" deneyimin rehberliği yerine, "iç" deneyimin rehberliğine terk etmek zorundayız. Gerçek yalınlığı, nihai gerçekliği hiçbir zaman şeylerde bulmayız. Fakat o, bilincimizde bulunabilir olmalıdır. Bilincin analizi bizi, parçalanmaya uygun ya da muhtaç olmayan, her bilfiil varalım ilk mevcut olarak apaçık ve tek anlamlı biçimde ta­nımayı sağlayan bir son-olana, asli olana doğru yöneltebilir mi?
Reklam
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.