Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme

Ernst Cassirer

Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme Sözleri ve Alıntıları

Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme sözleri ve alıntılarını, Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme kitap alıntılarını, Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Yalın" sayıların taşıdığı aynı niteliğin Grekler' den Cermenler'e aynen taşındığı; o halde mesela sadece üç, yedi, dokuz ve on ikiye değil, aynı zamanda onların çarpımıyla elde edilen sayılara da özel mitik-dini güçlerin tahsis edildiği iyice düşünülürse, o zaman en sonunda bu "kutsallaştırma" sürecine karışmamış olan herhangi bir sayısal nitelikli belirlemenin neredeyse hiç mevcut olmadığı görülür. Burada, mitik şekil verme dürtüsüne sınırsız bir oyun alanı açılır ki, bu oyun alanında mitik şekil verme dürtüsü, kesin ve mantıki nitelikli norm ve "nesnel" deneyim ilkelerinin hiçbirini dikkate almadan, serbestçe dolaşır.
Philolaos "sayının doğası ve gücü"nü, sadece tüm insani eserlerde ve sözlerde, tüm plastik sanatlarda ve müzikte değil, aynca tüm "doğaüstü ve ilahi şeyler"de100 arar. Öyle ki, sayının doğası ve gücü, burada, Platon'daki Eros gibi "büyük aracı" haline gelir; dünyevi ve ilahi olanın, ölümlü ve ölümsüzün yerlerini değiştirir ve onları dünya düzeninin birliği için bir araya toplar.
Reklam
Her mitik sayı, kendisinin içinde kök saldığı ve sürekli yeni güç aldığı belirli bir nesnel seyir çevresini gösterir. Fakat nesnel şeyin kendisi, bu noktada asla sadece şeysel-nesnel bir şey olmayıp, tamamen belirli ritimlerle hareket eden gerçek bir içsel yaşantı ile doldurulmuştur.
Erdem sahipsizdir; erdemden herkes, ona say­gılı ya da onu küçük görmesine göre, az ya da çok pay alır. Suç seçenlerindir; tanrı suçsuzdur.
Başlangıçta yedi günlük süre ve hafta, bu türlü bir ilişki taşımaz; yedi günlük süre, yirmi sekiz günlük doğal ay süresinin dörde bölünmesinden ortaya çıkar; yedi sayısının saygınlığı, ilkin göreli daha geç zamanda, Grek-Roma astrolojisi çağında, yedi gezegen kültüyle bağlanmış şekildedir. Burada o halde, yedi sayısının kutsallaştırılmasına ve onun "mevcut oluşun ve toplamın" sayısı olarak, yani "tamsayı" olarak kavranışına temel teşkil eden belirli bir seyir çevresi ortaya çıkar; bununla birlikte o seyir çevresi, öncelikle mitik ve "yapısal" düşünmenin özelliği ve formu sayesinde, en sonunda her varlığa ve olguya uzanana kadar ilerleyerek genişlemek suretiyle etkili olur. Bu anlamda, yedi sayısıyla ilgili olan ve Hippokratesçi olarak adlandırılan bir yazıda, yedi sayısının, gerçekten kozmik yapı sayısı olarak nitelenişine rastlıyoruz. Yedi sayısı, her şeyin yedi etkinlik çevresinde yaşamakta oluşunu anlatır; bu sayı, hayatın dönemlerinin, mevsimlerin, rüzgarların sayısını belirler; insan ruhundaki güçlerin bölümlenmesi gibi, insan bedenindeki organlarının doğal düzeni de yedi sayısına dayanır.
Reklam
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.