Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.29
Semenderlerle Savaş
Karel ČapekSemenderlerle Savaş Reviews
You can find Semenderlerle Savaş reviews, Semenderlerle Savaş book reviews, Semenderlerle Savaş ratings on 1000Kitap.Semenderlerle Savaş
“Ama korkmayın: Bugün, insanlık tarihini devam ettirecek hiçbir canlı, insanlığın bu kendi pimini çeken aptallığını yinelemeyecektir.”
“İnsanların altüst ettiği şeyleri neden hala Doğa düzeltmek zorunda ki?”
Yedi kez Nobele aday gösterilen Çek yazar Gestapo tarafından “iki numaralı halk düşmanı” ilan edilmesine rağmen ülkesini terk etmemiştir.
1936 yılında yayımlanan kitabımıza gelecek olursak; Endonezya açıklarında ilk olarak Kaptan van Toch tarafından yerlilerin Batak (Semenderler) olarak adlandırdığı yeni bir canlı türünü inci avcılığı sebebiyle keşfedip daha sonra da bu keşfin tüm dünyaya yayılmasıyla başlıyor.
Bu denizin derinliklerinden gelen gizemli, zeki ve barışçıl yaratığın keşfinden sonra, sizce insanlık; (dünya devletleri, bilim ve iş insanları) hem toplumsal hem de bireysel olarak neler yapmış olabilir düşünelim. Ya da hiç düşünmeyin ve okuyun. O kadar tanıdık ki sonrasında olan şeyler, utanarak, sarsılarak ve çok üzülerek okudum.
Kara mizah dilinde yazılmış Karel Çapek in Semenderlerle Savaş; bundan sonra sanırım distopya denilince aklıma gelecek ilk kitap olacak. Mineilebirlikteokuyoruz grubumuzdan dostlarla birlikte okuduğum bu distopik romanı çok severek okudum. Herkese çok tavsiye.
288 syf.
8/10 puan verdi
Öncelikle ben de Semenderlerle Savaş'ı her okuyan taze okur gibi ''BU KİTABI NEDEN KİMSE BİLMİYOR'' hayıflanmasını yapmadan geçemeyeceğim. 1984, Cesur Yeni Dünya, Biz gibi diğer distopik eserlerle birlikte anılmamasını anlamıyor; Jaguar ve İthaki'nin yeniden basması ile birlikte daha fazla okurla buluşmasını ümit
Karel Čapek'le, R.U.R kitabıyla tanışmıştım. Anlatımını, dünyasını ve işlediği konuyu çok beğenmiştim. Nihayet 'Semenderlerle Savaş'ı da okudum.
Dünyanın altın çağını yaşadığı bir zamanda, Kaptan von Toch'la beraber, Semenderlerle inci avcılığı yapıyoruz. Kitabın en sevdiğim kısmı Kaptan von Toch'un olduğu sahnelerdi, keşke tüm kitap boyunca yanımızda o olsaydı. Toch'un semenderleri ucuz işçi sınıfı olarak dünyada büyük yankılar uyandırmıştır. Şeytan Körfezinde bulduğu bu semenderler artık onun kontrolünden çıkıp küresel bir sorun olma yoluna gitmektedir. Semenderlerin gelişiyle beraber kapitalizmi, işçi sınıfını, köleliği ve yozlaşmayı daha net bir çizgide görüyoruz.
Kitap üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm Kaptan Von Toch'un maceraları üzerinden gitse de, ikinci ve üçüncü bölümler dünyadan haberler şeklinde ilerlemektedir; Semenderler üzerine yapılan bilimsel makaleler, söyleşiler, olaylar, röportajlar gibi.
Kitaptaki bazı göndermeleri çok hoş buldum. Özellikle sahil sahnesindeki Venüs'ün Doğuşu hikayesi gibi. Sözün özü felsefe, politika, hiciv ve kara mizah anlayışı içeren bu eseri keyifle okudum.
İnsanlığın açgözlülüğü,bencilliği,hırsı üzerine....Kapitalizm ve emperyalizmin sonsuz kirliliği üzerine,savaşlar ve faşizme büyük bir ihtar!Hem de 1936'da Nazilerin rap rap sesleri dünyada duyulmadan hemen önce ,dünya daha Hitler kabusuna uyanmadan müthiş bir öngörü ile yazılmış muazzam bir eser.Endonezya açıklarında Kaptan Van Toch tuhaf deniz canlıları semenderleri keşfeder ve onlarla para kazanmanın kolay yolunu...Sonra semenderler tüm dünyada beslenir ve üretilip yayılır her yere.Ama işler birden başka bir yola girer dünyanın dengesi değişir,zalim insan kendi hırsından yarattığı bir cehennemin içinde bulur kendini.Tam bir kara mizah,müthiş bir ironi!O eğlenceli dil,farklı edebî türlerden geçişlerle süslenmiş muazzam bir yapıt.Referansları Thomas Man ve Milan Kundera...Dehşet verici insan türünün kendi başına ördüğü çorapların öyküsü,müthiş bir ders niteliğinde ama eğlenceli,fıkra gibi hem güldürüyor hem düşündürüyor.Belki distopya belki bilimkurgu türünde ama bana sorarsanız toplumsal gerçekçi bir eser.İnsanın leş,doymak bilmez yanını semenderler aracılığıyla çarpmış yüzümüze,tam bir başyapıt çok beğendim,kara kara güldüm.
Semenderlerle Savaş
#okudum
.
1936’da yazılan bu kitap, II. Dünya Savaşı’ndan önce yazılmış olmasına rağmen geleceği zamanından önce öngörmüş.
Renkli ve bir o kadar da gerçekçi hayal gücü olan yazar bu başyapıtında, insanoğlunun doyumsuzluğunu semenderler üzerinden absürt diliyle mükemmel anlatmış.
Distopik (neden bu kadar tanıdık geldi, bilemedim).
Metaforların havada uçuştuğu, kendi pimini çeken insanoğlunun doğaya kafa tutuşu, kara mizahın doyumsuzluğuyla harmanlanmış metinde.
Kapitalist düzenin son kurbanları bu evrende SEMENDERLER.
Köle ticareti boyut değiştirmiş; bir taraftan da savaş uyarıları geliyor okurun kulağına metinler arasında.
Ama her zaman unuttuğumuz bir şey var: Doğa er veya geç intikamını bir şekilde alır.
Ey canım kapitalist sistem!
Semenderleri bile sömürdün ya, sana bravo!
Deha sahibi bir yazarla selamlıyorum sizi
Dünyanın büyük bir hızla içine sürüklendiği cehennemi, II. Dünya Savaşı’ndan önce gören Karel Çapek ile…
1936'da yayımlanan bu başyapıt kapitalizme ve karşı veçhede yükselen faşizme karşı yazarın bir uyarı atışı…
”Semenderlerle Savaş” pek çok açıdan öncü bir eser
Farklı anlatım teknikleri, epik-absürt öğeleri ve kara mizahıyla distopik roman türünün 20. yüzyıldaki en önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
İnsan eliyle yaratılan “öteki”, şiddet, açgözlülük, para hırsı, ticaret kaygısı, ucuz iş gücü ve istismar konularıyla Semenderlerle Savaş, aslında insanın içindeki karanlığı yansıtan bir ayna...
Prospero Kitaplığı/8.kitap #semenderlerlesavaş
1936 yılında yayınlanmış bir kitabı okurken... Sanki bir kaç sene sonra biz yaşayacağız hissi uyandırması hem ürkünç hem de inanılmaz..... Biraz yazarın hayatını okuyunca şöyle diyir; 20. yüzyılın önemli Çekoslovak yazarıdır. Adı Karel Çapek olarak okunur. Yaygın kullanımı ile robot kavramını ortaya atan kişi olarak bilinir.
Yükselen Nazizm’in ayak seslerinin gölgesinde yazılmış olan Semenderlerle Savaş, insan ırkının kendi yarattığı “öteki” ile olan kavgasını, şiddeti ele alırken, açgözlülük, para hırsı, ticaret kaygısı nedeniyle “akılcılık”tan akıldışına nasıl kolayca savrulabildiğini gösteriyor.
Aklıma kitabı okurken, "Ben, Robot" kitabı da geldi. Gün geliyor ve insan elinden çıkan bir çok robot veya semender bize savaş açıyor..... Kitapta son bölüm var ki... Of diyorum... Her şeyi çok iyi anlatmış aslında.....
Prospero Serisinden bir kitap olan Semenderlerle Savaş konusuna gelirsek Van Toch adında bir kaptanın Semenderleri keşfetmesi onları ilk olarak inci buldurarak çalıştırması ile başlar.Kaptan öldükten sonra Semenderi su ile alakalı her işte çalıştırmaya başlar.Dünya sermayesi Semenderleri sömürmeye başlar.Hani derler ya etinden ,sütünden her şeyinden faydalanmaya çalışırlar(kapitalizm). Köle olarak alınıp satılmaya başlanır bu işin korsanı bile olur ama Semenderlerin tek dezavantajı çok üremektedirler(insan için dezavantaj,semender için avantaj)..
Bu arada Semenderleri de eğitmeye başlarlar ve olaylar başlar...
Kitap Kaptan Van Toch’un gizemli bir adada semenderleri görmesiyle başlıyor.Tabi biz insanın hırsı, semenderleri köleleştirme ve ucuz iş gücü olarak kullanma mantığıyla hareket etmesine sebep oluyor ve kitap ilerliyor. Daha fazla bilgi verirsem spoiler olacak o yüzden konuyu bu şekilde bilmek yeterli.
İnsanın en büyük düşmanının yine insan olduğunu, kısa süreliğine misafir olarak bulunduğumuz dünyada hırslarımızın sonuçlarını, insan ve hayvan doğası arasındaki farkları, tek bir tür olan bizlerin nasıl ayrıştığımızı ( ayrıştırıldığımızı ) tüm çıplaklığıyla yüzümüze vuran, kesin okunmalı dediğim eserlerden.
İnsanlığı totaliter rejimler ve faşizm konusunda uyaran Çekoslovak yazar Karel Capek, 1938 yılında Almanların Çekoslovakya’yı işgalinden kısa bir süre önce hayatını kaybeder. “Semenderlerle Savaş” romanında da semenderler aracılığıyla insanlığın kendi çıkarları için hiç düşünmeden nasıl kendi sonunu hazırladığı gözler önüne seriliyor. Kitapta anlatılanlar, yazıldığı dönemi de göz önüne alırsak, dünyanın totaliterliğe sürüklenmesi, dünya devletlerinin ve özellikle Batı dünyasının çıkar çatışmalarının ne boyutlara geleceği konusunda önemli ipuçları veriyor. Kitabın sadece ismine bakarak sıradan bir bilimkurgu romanı olarak düşünmemeli. Kitap her sayfasıyla tüm insanlığa seslenmekte ve onu bekleyen son konusunda uyarmakta.