"Sen iyi misin?"
"Evet, iyiyim."
"Beni artık sevmediğin doğru mu?"
"Evet."
"Neden? Sana yalan söylediğim için mi? Seni bıraktığım için mi? Seni kırdığım için mi?"
"Hayır. Tam da kendimi kandırılmış, terk edilmiş, aşağılanmış hissettiğimde seni hayatımda hiç olmadığı kadar çok sevdim ve istedim."
"O halde?"
"Seni artık sevmiyorum, çünkü kendini aklamak için boşluğa, anlam boşluğuna düştüğünü söyledin ve bu doğru değildi."
"Doğruydu"
"Hayır. Ben şimdi anlam boşluğunun ne demek olduğunu ve tekrar yüzeye çıkmak için neler yapıldığını biliyorum. Sense hayır, sen bunu bilmiyorsun. Sen çok çok aşağı şöyle bir baktın ve gediği Carla’nın bedeniyle kapadın."