Kitap, bir esir olan (ve daha sonra koyulacak ismiyle) Dilber'in sergüzeştini; yani serüvenini ele almakta. Kitap, küçük yaşta eziyetler ve hakaretlerle "halayık" olarak çalıştırılan Dilber'in başından geçenleri anlatmakta. Oldukça akıcı bir dile sahip kitap, başlangıç ve sonuçta Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu duruma da dokundurmalar yapmış durumda. Öyle ki kitabın ana karakteri Dilber, yeni hayatına "esaretle" başlar, "hürriyetle" sona erer. Ancak bu dokundurmalar kısıtlıdır, çünkü "sansür" o dönemde çok yaygın durumdaydı. (Kaldı ki kitabın yazarı yine de kitabın yayımlanmasıyla beraber sürgüne gönderilmiştir.)
Bu kitabı, Dilber'in eziyetleri, hayata karşı direnişi, aşkı öğrenişi, sınıfsal farkların olduğu aşklara yönelik bakış açısı ve Dilber'in sürükleyici "sergüzeşti"nden dolayı beğenerek okudum. Memlekette 100 seneden fazla bir zaman önce böyle bir kitabın yazılmış olması mutluluk verici.
Kitabı, ilgililerine öneririm.