Şeriat ve Eşitsizlik

İlhan Arsel

Şeriat ve Eşitsizlik Quotes

You can find Şeriat ve Eşitsizlik quotes, Şeriat ve Eşitsizlik book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Yoksulluğu "fazilet" olarak tanımlamaktan maksat, kuşkusuz ki yoksul sınıfların varlıklı sınıflara karşı haset beslemelerini önlemek, husumet duygularını frenlemektir.
İktidar sahiplerine danışmanlık yapanlar, halkın yönetimi ko­nusunda bir yandan şiddet yolu ile korku yaratmayı salık verir­lerken, diğer yandan halk çoğunluğunu yoksulluk içinde tutma siyasetini desteklemişlerdir.
Reklam
Muhammed, varlık sahibi olanları, sadaka ve zekat venneye zorlayarak hem bir yandan yoksul sınıfı doyurup hoşnut etmeye ve böylece varlıklı sınıfa karşı tehlike olmaktan çıkarmaya çalı­şırken, hem de yoksullar çoğunluğu olan halk yığınlarını hoşnut edip kendisine minnettar kılmış oluyordu. Bundan dolayı, huzu­runa çıkıp kendisiyle konuşmak isteyen kişilere, her şeyden önce sadaka ventıe koşulunu uygulardı.
Ya ne anlatıyon be abla, gözünü seveyim be abi ashshs
Kur'an olmayarak bıraktığı hüküm­lerle, örneğin hadislerle, İbrahim ve İsmail soyundan gelme Arap­ları "şerefli" bir soy olarak tanımlamış ve bu soy içerisinde Ku­reyş'i ve Kureyş içinden de Haşimileri "seçkin kollar" olarak belir­lemiştir. Çünkü kendisi Haşimilerdendir. Bir hadisinde şöyle der: "Allah, İbrahimin evladından, İsmail'i, İsmail'in ev­ladından Kinane'yi, Kinane'nin evladından Kureyş'i, Ku­reyş evladından Haşimiler'i, Haşimiler içinden de beni sü­züp seçti. "
Muhammed'in söylemesine göre servet eşitsizliği Tan­rı'dan gelmedir ve bu nedenle doğaldır; Tanrı bu eşitsizliği hem insanların yararına olsun diye ve hem de insanları sınamak için uygun görmüştür. Muhammed'in söylemesine göre yeryüzündeki servet eşitsiz­liği insan yapısı değil, Tanrı yapısıdır: rızık, varlık, sermaye vs. gibi
Muhammed'in Tanrı'ya atfettiği bu sözlerin tarihi gerçeklere yatkın bir yönü yoktur. Çünkü insan­lık tarihi şu gerçeği ortaya koymaktadır ki, "azgınlık" ve "düzen bozukluğu" denen şey, rızık bolluğundan ya da rızkın eşit olarak dağıtımından değil, aksine rızık azlığından ve daha doğrusu rız­kın haksız ve ölçüsüz şekilde dağılışından doğmuştur; sefalet ve yoksulluklar bunun sonucudur. Eğer herkes yeteri kadar rızık sa­hibi olsa, hiç kimse aç kalmayacak ve dolayısıyla başkasına ta­mah etmeyecek ve toplum düzeni bozulmayacaktır.
Sayfa 56 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ben Ademoğulları soylarının en temizinden naklonuldum. Nihayet şu içinde bulunduğum (Haşimi) camia(sından) ne­şet ettim" demiştir" [Ebu Hüreyre'nin rivayeti olan bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari Muhtasarı... , c.IX, s.272, hadis no. 1454; ve c.X, s.42].
Çünkü yoksulluğu Tanrı emriymiş gibi göstermek ve böylece yoksul sınıftan kaderlerine boyun eğdirtmek suretiyle yeryüzünü ''mutlu azınlık" sayılan varlıklı sınıflarla iktidar sahipleri için "saltanat yeri" haline getirmek kolay görülmüştür.
Yaşadık:))
Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, bu dünyada az rızk verdiği ve yoksul kıldığı kullarını, zenginlerden çok önce (beş yüz yıl önce) cennetlere alacak, her birini bu ölümsüz cennetlerin başköşelerine yerleştirecektir. O cennetler ki, yiyecek ve içeceklerin en alası ile ve birbirinden güzel bakire kızlarla (hurilerle) doludur; oraya girenler altın kaseler ve bardaklarla bu nimet- lere konacaklardır.
Ben bu yüzden mi fakirim mfmfmmfmfmfmkt
"Allah rızık verirken kiminizi diğerlerine üstün tutmuştur... " (Nabi Suresi, ayet 71)
Sayfa 11 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ateistler açıklasın :d
"Bizler, (Ehl-i kitab'a nazaran) en sonra gelmişler(ken) Kı­yamet gününde (faziletçe) en başa geçecek olanlarız" diye eklemiştir. (Bkz. Sahih-i Buharı Muhtasarı. , c.111, s.3, 7, hadis no. 478) Ancak bunu söylerken, neden dolayı Tanrı'nın diğer ümmet­lere (örneğin Yahudilere ve Hıristiyanlara) daha önce peygam­berler ve Kitaplar göndermek suretiyle ihsanda bulunduğunu bildirmemiştir. Bunu, muhtemelen Tanrı'nın keyfiliğine bağla­mayı düşünmüştür. Fakat "Neden dolayı Müslüman ümmeti en son gelmişken kıyamet gunünde en başa geçecektir?" sorusunu şu mantığa dayatmıştır: "Çünkü onlar (Yahudiler ve Hıristiyan­lar) Cum'a gününü değiştirdiler ve başka günlere taz'im ettiler. Allah müslüman ümmetine Cum'a gününü hidayet etti" (bkz. Sa­ hih-i Buharı Muhtasarı ... , c.111, s.3, 7, hadis no. 478) Yani Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, sırf "Cuma" gü­nü yerine "Cumartesi" ya da "Pazar" günlerini ibadet günü ola­rak seçtiler diye Yahudilere ve Hıristiyanlara kızmış ve sırf "Cuma" gününe sadık kaldılar diye Müslüman ümmetini üstün kılıp kıyamet günü en başa almak istemiştir. Evet ama ümmetleri ve kişileri, dilediği gibi doğru yola so­kan ya da gönüllerini açıp Müslüman yapan ve dilediğini de "ka­fir" kılan bu aynı Tanrı değil mi? (Örneğin bkz. En'am Suresi, ayet 125.) O halde Yahudileri ve Hıristiyanlan "kâfir" yapıp sonra onları "Kâfirdirler" diye cehenneme atması adaletsizlik olmaz mı?
1400 yılı kapsayan bu tarih boyunca hiçbir İslam ülkesinde, servet eşitsizliğinin Tanrı’dan gelme bir şey olduğuna karşı sesini çıkaran, kafa tutan, ayaklanan olmamıştır.
Sevmiyorum!!
"Arapları üç nedenle seviniz: çünkü ben bir Arap 'ım; Çünkü Kur'an Arapça'dır; çünkü Cennet sakinleri Arapça konuşurlar."
Bu kitap yanlış ellere düşerse ne olur?
Muhammed'in Tanrısı, bütün yarattığı insanları, bolluk, mutluluk ve eşitlik içerisinde yaşatma olanağına sahip bulunduğu halde, böyle yapmamış olmayı "yücelik" bilmiş, bunu kendisi için övünme ve böbürlenme vesilesi edinmiştir!
Sayfa 20 - Kaynak Yayınları Birinci Basım Şubat 2006Kitabı okudu
Alındım, gücendim
"Allah rızık verirken kiminizi diğerlerine üstün tutmuş­tur ... " (Nâhl Suresi, ayet 71.)
Sayfa 53 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.