Sesler, İşitin Bizi De

Paul Celan

Sesler, İşitin Bizi De Sözleri ve Alıntıları

Sesler, İşitin Bizi De sözleri ve alıntılarını, Sesler, İşitin Bizi De kitap alıntılarını, Sesler, İşitin Bizi De en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiçlik / durakalıyor: Karl Georg Büchner’in Danton’un Ölümü adlı oyununda Lucille, kocası Camille Desmoulins’in infazından önce şunları söyler: “Ölmek! Yaşamaya herkesin hakkı vardır, şu ufacık sineğin de, şu kuşun da! Tek bir damlası saçılıp dökülse hayatın akışı kesintiye uğrar, toprak bu darbeyle yarılırdı ya! Her şey hareket halinde, saatler işliyor, ilerliyor, insanlar vızır vızır, su ve diğer her şey oradan oraya sızıp duruyor —hayır! böyle olmamalı, olamaz— Şimdi yere oturup çığlık çığlığa bağırmak istiyorum, ki korkudan dursun her şey, durakalsın, hiçbir şey kımıldamasın artık.”
Sayfa 470
Celan, 12 Mart 1959 tarihli mektubunda Ingeborg Bachmann’a şunları yazıyor: “Anlatacak fazla bir şeyim yok. Her gün birkaç rezillik yaşıyorum işte, her köşe başında bol miktarda mevcut. Bana (ve Gisel’e) yalancılığını lütfeden son “arkadaş” da Rene Char. Tabii niye olmasın? Ne olsa şiirlerini çevirdim( ne yazık ki!), eh haliyle, geçmişte azar azar da olsa tattığım o şükranlarını sunmasa olmazdı. Neredeyse her yanı yalan ve kahpelik sarmış. Yapayalnız ve çaresiziz.”
Sayfa 437
Reklam
Görüyoruz seni, gökyüzü, görüyoruz.  çiçek üstüne çiçek çıkarıyorsun,  uçuk üstüne uçuk.  Böyle artırıyorsun sonsuzluğu.  Görüyoruz seni, yeryüzü, görüyoruz.  Ruh üstüne ruh açık ediyorsun,  gölge üstüne gölge.  Böyle soluk alıyor vaktin yangınları.
HİÇLİK, vuruyor mührünü -bizi bir araya getiren- isimlerimiz hatırına, son, başlangıç sanıyor bizi, bizi suskuyla sarıp sarmalayan ustaların önünde, o ayırdedilemezlikte, doğruluyor kendini yapış yapış aydınlık.
Sayfa 411
(Tanıdınız mı beni, eller? İlerliyordum sizin gösterdiğiniz çatallanmış yolda, tükürüp attı ağzım çakıl parçalarını, yürüyordum, vaktim, başıboş bir kar saçağı, savuruyordu gölgelerini- tanıdınız mı beni?)
Sayfa 119
Ah ölüm meleği, ekin biçmek için çok geç artık. Öyle karbeyaz, saçların, gece rüzgarı! Beyaz, o bana kalan, ziyan ettiğim! O saatleri sayıyor, bense yılları. Yağmur içtik biz. Biz yağmur içtik.
Sayfa 49
Reklam
kimbilir, gelir de bir cellat belki yeniden çarptırır kalbimizi; ya da bir kule gene yuvarlanır üstümüzden, bir darağacı kurulur velveleyle; belki de bir sakal çirkinleştirir bizi ve onun sarı saçları dönüverir kızıla… Kalbin üstündeki dal beyaz zaten, bizim üstümüzdeki deniz.
Sayfa 35
Sarılmışız işte pencerenin önünde, gelen geçen bize bakıyor sokaktan: artık vakti geldi bilmelerinin! vaktidir taşın çiçeğe durmasının, endişenin bir kalpte vurmasının. Vaktidir, vaktin gelip çatmasının. Vaktidir işte.
Celan denizin derinliklerini yoklayıp poetik alemi tasvir ederken, “Varlığın öteki yanında, engin derinliklerindeki enfes yabanilik” ifadesini kullanır ve deruni alemle irtibat kurup başlangıçtaki safiyete yeniden kavuşmak için şu çarpıcı öneride bulunu: “Bugünü yarından ayıran duvar yerle bir edilmeli ki yarın yeniden dün olabilsin.”
Sayfa 17 - Everest — Sunuş/ Cem Yavuz
Sen uyu öylece, gözüm açık kalacak benim. Yağmur doldurdu kupayı, biz boşalttık. Gece bir kalp yeşertecek, kalpse küçücük bir sap- Ah ölüm meleği, ekin biçmek için çok geç artık. Öyle karbeyaz, saçların, gece rüzgârı! Beyaz, o bana kalan, beyaz, ziyan ettiğim! O saatleri sayıyor, bense yılları. Yağmur içtik biz. Biz yağmur içtik.
Sayfa 49 - Everest Yayınları
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.