Dayanamamış, hemen o gece başlamış içindeki ateşi derilerin üzerinde yazıya dönüştürmeye.
İlk deriye, düşüncesini söylememesi için dili kesilen bir insanın ilk aşkını yazmış. İkinci deriye, yaptığı sarayın bir benzerini daha yapmaması için bilekleri kesilen bir mimarın, hünerindeki acıyı yazmış. Üçüncü deriye, sesleri gözleriyle gören bir körün, hayal ve renk dünyasını yazmış. Dördüncü deriye, aşkına ya da yavrusuna uçarken kanatları çalınan bir serçenin çığlığındaki isyanı yazmış. Geceyi gündüze, gündüzü geceye katmış, yazmış da yazmış. Hiç dışarı çıkmamış. Yazlar yazları, kışlar kışları kovalamış. Binbirinci gece, son altın suyuyla, son deriye şunu yazmış:
"Aşk ve bilgi ateşini, hünerimin örsünde seviştirdim. Duyun ey çocuklar duyun, okuyun Sevdim, birleştim, bilgeleştim."
"Aşksın, aşıksın," diye mırıldanmış; "dışımda karanlık, içimde ışıksın. Ben köküm, sen dalımda üzümsün. Söktüğüm her parça kömürde yüzümsün. Sabaha açılan iki gözümsün. Ekmeğimin tadısın. Geleceğimin adı, kazmamın inadısın. Güzelimsin. Fikrimin özünde fikirdir sesin. Çatal gamzelimsin. Özgür olduğun için, sana diyorlar kaçık. Varın, sırların, hesapların yok. Her şeyin açık. Hadi, tutun arzuma, hayalimin aynasına çık. "
Unutmayın çocuklar,aşk özgürlüktür,bütünleşmedir ,demiş
İnsanın yüreği, yol haritasıdır . İnsan direnir,isterse eğer ,en yakın yer ,kaf dağının arkasıdır.
Muzaffer oruçoglu