Sevgili'nin Hak Dilli Arkadaşı Hz. Ömer Sözleri ve Alıntıları
Sevgili'nin Hak Dilli Arkadaşı Hz. Ömer sözleri ve alıntılarını, Sevgili'nin Hak Dilli Arkadaşı Hz. Ömer kitap alıntılarını, Sevgili'nin Hak Dilli Arkadaşı Hz. Ömer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fazla gülmeyi terk edene heybet verilir. Fazla konuşmayı terk edene hikmet verilir. Fazla yemeği terk edene ibadetin lezzeti verilir. Mizahı terk edene zarafet verilir. Dünya sevgisini terk edene ahiret sevgisi serilir.
Hz.Ömer (r.a)
Kale kuşatmaya alındı, bir türlü düşürülemedi. Hz. Ömer'in [radıyallahu anh], bu savaşın bu kadar uzaması üzerine canı sıkıldı. Haber gönderdi,
"Kale henüz fethedilmedi. Kâfirlerin İslâm askerleri karşısında bu kadar dayanacak gücü yok. Aranızda birinin bir kusuru olması gerekir...” dedi.
Asker birbirine baktı, bu kusurlu kimdir diye. Bir yandan da tövbe istiğfar ediyorlardı. Bir kişi komutanın huzuruna geldi.
"Bu gece teheccüd namazına kalktığımda karanlıktı, bu yüzden misvakımı bulamadım. Misvaksız namaz kıldım. Sizin aradığınız kişi benim" dedi.
"O zaman tövbe istiğfar etmeye devam et!"
Hz. Ömer [radıyallahu anh], Ebû Ubeyde b. Cerrâh'a [radıyallahu anh],
"Haydi evine gidelim" dedi.
"Evimde ne yapacaksın? Üzerime göz yaşlarını mı akıtacaksın?"
Birlikte Ebû Ubeyde'nin [radıyallahu anh] evine vardılar, orada dünyalık bir şey bulamadı halife.
"Senin erzakın nerede? Bir eyer, bir su kırbası ve bir tastan başka bir şey göremiyorum! Sen komutansın, senin yiyeceğin yok mu?"
Ebû Ubeyde, kalktı bir küp getirdi, elini içine soktu, ekmek kırıntılarını çıkardı. Hz. Ömer [radıyallahu anh] o an, göz yaşlarını tutamadı.
Ebû Ubeyde, "Ben sana, üzerime göz yaşlarımı mı dökmek istiyorsun, diye sormamış mıydım? Ey müminlerin emîri insana az miktarda geçimlik yeter..." dedi.
Onlar ancak birbirlerinin hallerinden anlarlardı. Bu ruh birlikteliği onları hem güçlü kılıyordu, hem de başarıdan başarıya götürüyordu. Ebû Ubeyde, bulunduğu görevde önemli fetihlerde yer almış, büyük ganimetler elde edilmiş, dünyalık hiçbir şeye tamah etmemiş, bir varlık sahibi olmamıştı. Kendi hakkını fakirlere dağıtıyordu. Sevgili'nin has bakışından gelen bir bakıştı bu.
Halife böyle bir durumda ağlamayıp da ne yapacaktı.