Merhaba...
Şiir severler buraya.
Puşkin öldüğünde 38 yaşında idi.
O, içinde bulunduğu topluluğun değer yargılarına karşı gelmiş ve oyunun kuralını bozmuş biridir.
Şairin genç yaştaki ölümü üzerine, bir başka düelloda ölecek olan, bir başka büyük şair Lermontov da bunu ifade etmiş ya:
"O başkaldırdı yargısına sosyetenin ve öldürüldü! "
Bu dizeler bana biraz da Renoir'ın
"Oyunun Kuralı" filmini anımsatır.
Başka bir zamanda, başka bir topluluk içerisinde, alışılagelmiş kurallara aykırı davrandığı için yine başka bir kahraman daha ölür.
Film de olsa bu acı hakikat hiçbir yerde değişmez.
Maalesef, düzenler hisli insanların içinde barınabileceği şekilde yaratılmamıştır. Aşk, onur, dürüstlük, tevazu ve ne kadar iyi duygu varsa , hangi düzen içerisinde olursa olsun, pul kadar değeri olmayan şeylerdir.
Şair ise gerçek bir aşıktır.
Tutkuludur, onurludur, icabında ölüme gider...
Bu sebeple sosyetenin değer yargıları ona göre değildir.
Sineye çekemez bazı şeyleri...
Alaycı bakışlar altında yaşamaktansa, ölmeyi yeğler.
Ve maalesef o hikayelerinde sürekli bahsini ettiği düello denilen, onur vuruşmasının kurbanı olur.
Tutkuyla sever fakat bir taraftan da onuru elvermez aşağılık davranışlarda bulunmaya.
"Seviyordum sizi" derken, asla ikinci defa kapısını çalmayı düşünmez.
Son sözleridir bunlar, sevdiği kadına. Kötü sözler etmez arkasından, hislerine karşılık alamadığı için.
Bir daha rahatsız da etmez.
"Dilerim bir başkasınca da böyle sevilin." der ve yoluna devam eder, kırılmış kalbiyle...