Bir dervişe:
Nerden geliyorsun? demişler.
Kar rahmetinden geliyorum, demiş.
O ne diyardır? demişler.
Soğuğu ere zulüm olan Erzurum'dur, demiş.
Orada yaz olduğuna rast geldin mi? demişler.
Vallahi, on bir ay, yirmi dokuz gün sâkin oldum. Halk hep yaz gelecek, dediler. Ben göremedim, demiş.
Bir diğer fıkra da şudur: Kedinin biri bir damdan diğer dama sıçrarken arada donup kalmış. Sekiz ay sonra bahar gelince, don çözülünce miyavlayarak yere düşmüş.
Yiyeceklerinden beyaz ekmeği, kâhisi, çöreği, ballı böreği, helvasının çeşitleri, zülbiyesi, pandisi, pişmanisi, tahînesi ünlüdür. Ama sabunisi ile canım beyaz halka çinisini âşıklar yedikleri zaman lezzetinden damakları iki aşak olur.
Bir diğer fıkra da şudur:
Kedinin biri, bir damdan diğer dama sıçrarken arada donup kalmış.Sekiz ay sonra bahar gelince, don çözülünce miyavlayarak yere düşmüş.
Bitlisteki camilerde cemaat bilimsel sorunlarla derinlemesine uğraşıyor ve bildiklerini bir sonuca bağlıyorlardı. Şafii mezhebine göre satranç oynamak caiz olduğundan, çoğu insanlar bilimsel sorunlara ara verip caminin bir köşesinde satranç oynuyordu. Fakat satranç oynamak yüzlerce acıya neden oluyordu. Oyun üzerindeki tartışmalar kavgaya dönüşüyor, baş ağrıtıyordu. Bir keresinde kavga eden iki kişi birbirini öldürmüşler bile. Bundan ötürüdür ki satranç oynamak yasaklanmış. Şu sıralar yine oynuyorlar. Buradaki din adamlar bile hançerle dolaşıyor...