Seyahatname

Evliya Çelebi

Seyahatname Hakkında

Seyahatname konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

2011 UNESCO tarafından ilan edilmiş olan "Evliyâ Çelebi Anma Yılı"ydı. Çok hareketli ve bu ölçüde olmasa da yararlı sonuçları daha sonra görülecek olan bu "Anma Yılı"nı geride bırakıyoruz. Yılın son ayında olduğumuz için yapılan bilimsel toplantılarda sunulan bildiriler ve yapılan diğer yayınlar yanımıza kâr kalacak. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, yazmadan basmaya geçiş süreci çok uzun ve acılı olmuş, önemi içeriğinden ve yazarının kişiliği ve yazış tarzından kaynaklanan bir dünya klasiğidir. Evliyâ Çelebi ve eserinin 5 cilt bütünlüğündeki 10 kitaplık orijinal nüshası, 1742'de Mısır'dan İstanbul'a Darüssaade Ağası Hacı Beşir Ağa'ya hediye olarak gelince az çok tanınır bilinir hale gelmesine yol açar. Çünkü Ağa, kitabın istinsah edilerek birkaç nüsha çoğaltılmasına yardımcı olmuş, böylece bugün elde olmayan ve 9 ve 10. kitapları içeren "yıpranmış" son cildin de mümkün mertebe kurtulmasına zemin hazırlamıştır. Avusturyalı tarihçi, edebiyat tarihçisi Joseph von Hammer-Purgstall tarafından 1814'te bir makale ile Avrupa bilim dünyasına tanıtılması bir şanssızlığın kırılma noktasıdır. Aslında Türk tarihçileri içinde 1742'den sonra Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi'ni görenler ve içeriğini yadırgayarak eserlerinde kısa değinmelerle geçiştirenler de vardır ama bu dünya şaheserinin asıl tanınmaya başlaması Tanzimat Dönemi'nde bir seçmeler (Müntehabât-ı Evliyâ Çelebi) yapılıp 1843-1862 arasında biri tarihsiz olmak üzere 5 kez yayımlanmasıyladır. Ancak bu tanınma tarihçilerin ilk izlenimleri gibi olumlu sonuçlanmamış, on formalık bu seçmeler kitabında daha çok birinci ciltten alınma hikâye, menkıbe ağırlıklı metinler yer aldığı için resmi makamlarda olumsuz yorumlar yapılmasına, zaman zaman da yasaklanmasına yol açmıştır. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi'nin tam metin olarak yayımlanma girişimini, İkdam gazete ve matbaası adına Necip Asım (Yazıksız) başlatmış, burada basılan ilk altı cilt (İkdam, 1896-1902) sansür ve otosansür yüzünden daha basıldığı yıllarda bile eleştirilmiştir. Kilisli Rıfat'ın (Bilge) hazırladığı 7 ve 8. ciltler (Türk Tarih Encümeni, 1928) ilk ciltlere oranla kullanışlı ve aslına uygun bulunmuş, adı yazmamakla birlikte Ahmet Refik'e (Altınay) hazırlattırılan ve yeni harflerle yayımlanan 9 ve 10. ciltler (Kültür Bakanlığı, 1935, 1938) ise ilk altı cilt ölçüsünde olmasa da beğenilmemiştir. Çok uzun yıllar boyunca araştırmacılar ve meraklı okurlar bu yayını kullanmış, bazı titiz bilim adamları ise sansür, müdahale ve yanlış okuma gibi çekincelerle yazma nüshalardan yararlanmayı tercih etmişlerdir. Bu eserin günlük dile aktarılmış seçmeler (Reşat Ekrem Koçu, Mustafa Nihat Özön, Nihal Atsız, İsmet Parmaksızoğlu), çocuklar için oluşturulmuş küçük okuma kitapları (sayıları yüze yakın) ve tam metin iddiasıyla ortaya çıkan ve ilk matbu nüshadan aktarılan sadeleştirilmiş iki külliyat (Zuhuri Danışman, Tevfik Temelkuran - Necati Aktaş - Mümin Çevik) ve bunlara benzer birçok yayınları, Seyahatnâme okurlarının ihtiyacına 1940'lı yıllardan itibaren cevap vermeye çalışmıştır. 19. yüzyıl başlarından itibaren Avrupa ve Amerika'da Türk ve yabancı bilim insanlarınca Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi'nden metinler aktarılmış ve çeviriler yayımlanmıştır. Bunların da Evliyâ Çelebi ve Seyahatnâme araştırmalarında büyük katkılar sağladığını belirtmeliyiz. Bunlar içinde ülkelerin Seyahatnâme'de ele alındığı kısımları aktaran ve çeviren metinler olduğu düşünülürse ne kadar yararlı oldukları anlaşılır. YKY'nin bütünüyle İstanbul'u ele alan birinci kitabını İ. Gündağ Kayaoğlu'nun girişimleriyle yayımlayarak 1996'da başlayan Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi serüveni yine Kayaoğlu'nun girişimiyle Yücel Demirel, Seyit Ali Kahraman, Zekeriya Kurşun, İbrahim Sezgin ve Robert Dankoff'un ekip çalışmasıyla 2007 yılında 10. Kitabın yayımlanmasıyla tamamlanmış oldu. YKY, genel istek üzerine Evliyâ'nın üslubuna fazla müdahale edilmeden eserin doğrudan yazmalara dayanılarak "Günümüz Türkçesiyle" yayınını da yapmıştır. 10 kitaplık külliyat 20 cilt bütünlüğünde yayımlanmıştır. İlk dört kitap Yücel Dağlı-Seyit Ali Kahraman, son altı kitaplar ise Seyit Ali Kahraman tarafından hazırlanmıştır. Orhan Şaik Gökyay'ın hazırladığı birinci cilt, gerek hazırlama yöntemi gerekse okuma yanlışları yüzünden bazı eleştiriler almıştı. Aynı ekip bu cildi öbür dokuz ciltte uygulanan yöntem ve dikkatle yeniden hazırlamıştır. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi'nin güvenilir tam metni ile ilk kez tanış olan okur ve bilim çevrelerinde yazara ve esere olan ilgi son yıllarda artmış. Kaynağını bu yayından alan birçok bilimsel yazı ve kitap çalışması gün ışığına çıkmış bulunuyor. 1980'lerin başından itibaren yazma nüshalara dayanılarak gerçekleştirilen inceleme ve metin yayınları içinde dikkate değer birçok örnekler vardır ve YKY bunlardan birçoğunu yayımlayarak Seyahatnâme'nin daha anlaşılır hale gelmesine yardımcı olmuştur, olmaya da devam edecektir. YKY, büyük boy ve özel kâğıda basılan ve Robert Dankoff'un ekibe dahil olmasıyla birçok düzeltmeler yapılan bazı ciltleri ikinci kez basmış olmakla birlikte daha kullanışlı, okurun daha ucuza temin edebileceği bir yeni yayın arayışına girmiş ve 2009'dan itibaren DELTA dizisinde kullandığı özel bir kâğıda basabilmenin yöntemini aramıştır. 2011 "Evliya Çelebi Anma Yılı" dolayısıyla, bazı yeni düzeltmeler de yapılmış olarak Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi YKY tarafından iki cilt halinde ve yeni bir düzenlemeyle yayımlandı. Bu yayında ciltlerin sayfa düzeni 10 kitaplık külliyat ile büyük bir farklılık göstermiyor. Sayfa sayıları ve bunlara göre düzenlenen ortak Dizin her kitap için ayrı ayrı gösterilmiştir:
Çevirmen:
Nijat Özön
Nijat Özön
Tahmini Okuma Süresi: 23 sa. 28 dk.Sayfa Sayısı: 828Basım Tarihi: Ağustos 2012İlk Yayın Tarihi: 1672Yayınevi: Kabalcı Yayınları
ISBN: 9786055272180Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 48.2
Erkek% 51.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Evliya Çelebi
Evliya ÇelebiYazar · 48 kitap
Evliya Çelebi, 25 Mart 1611'de İstanbul'da doğan en ünlü Türk seyyahtır. En önemli eseri Seyahatname'dir. Evliya Çelebi'nin babası Derviş Mehmed Zilli, I. Süleyman'dan I. Ahmed'e kadarki padişahların kuyumcubaşılığında bulunmuş ve seferlere katılmıştır. Çelebi ailesi aslen Kütahyalı olup, fetihten sonra İstanbul'a yerleşmiştir. Evliya Çelebi, çok iyi bir öğrenim gördü. Önce mahalle mektebine gitti. Daha sonra Şeyhülislam Hamit Efendi Medresesi'ne girdi. Burada yedi yıl okuduktan sonra saraya özgü bir okul olan Enderun'a devam etti. Okul öğreniminin dışında özel hocalardan Kur'an, Arapça, güzel yazı, musiki, beden eğitimi ve yabancı dil dersleri aldı. Kur'an'ı ezberleyerek hafız oldu. Evliya Çelebi, öğrenimini bitirdikten sonra sarayda görev aldı. Yaptığı işlerle padişah ve devlet ileri gelenlerinin beğenisini kazandı. Bu yüzden çok yüksek görevlere getirilmesi düşünülüyordu. Evliya Çelebi'nin düşünceleri ise çok farklıydı. Daha küçük yaşlarından itibaren içinde müthiş gezi arzusu vardı. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyordu. Bu yüzden sarayda fazla kalamadı. Kendisinin anlattığına göre bir rüya üzerine meşhur gezilerine başladı. İlk gezisini, İstanbul ve çevresine yaptı. Daha sonra İstanbul dışına çıktı. Artık, gezileri birbirini izliyordu. Tam elli yıl boyunca durmadan gezdi. Gezdiği yerler arasında o zamanki Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan hemen hemen bütün yerler vardı. Evliya Çelebi, bu gezileri sırasında çok ilginç yerler gördü. Yeni insanlarla tanıştı. Birçok olayla karşılaştı. Karşılaştığı ilginç olayları okuyucuya anlatarak kitabına renk kattı.Gezileri sırasında birçok kez ölümle burun buruna geldi. Savaşlara katılarak hem savaşları hemde o yerleri anlattı. Gezmek için gittiği son yer Mısır oldu. 1682 yılından sonra vefat etti. Evliya Çelebi'nin bugün bile önemini taşıyan en önemli ve ölmez eseri Seyahatnamesi'dir. Seyahatname'nin ilk sekiz cildi, Arap harfleriyle (1898-1928); son iki cildi, Türkçe (1935-1938) olmak üzere on cilt halinde yayınlandı. Daha sonra tamamı Türkçe olarak basıldı. Bazı bölümleri İngilizce ve Macarca'ya çevrildi. Evliya Çelebi'nin seyahate karşı duyduğu ilgi, çocukken babasından, yakınlarından dinlediği öykülerden, söylencelerden ve masallardan kaynaklanmaktadır. Seyahatname adlı eserinin girişinde seyahate karşı duyduğu ilgiyi anlatırken bir gece rüyasında Peygamber'i gördüğünü, ondan 'şefaat ya Resulallah' diyecek yerde şaşırıp 'seyahat ya Resulallah' dediğini, bunun üzerine Peygamber’in ona gönlünce gezme, uzak ülkeleri görme olanağı verdiğini yazmıştır. Bu rüya üzerine 1635′te, önce İstanbul'un bütün yörelerini gezmeye, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başlamıştır. 1640′da Bursa, İzmit ve Trabzon yörelerini gezmiş, 1645′te Kırım'a Bahadır Giray'ın yanına gitmiştir. İlişki kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıkmış, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katılmıştır. 1645′te Yanya'nın alınmasıyla biten savaşta, Yusuf Paşa'nın yanında görevli bulunmuştur. 1646′da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa'nın muhasibi olmuştur. Doğu illerini, Azerbaycan'ın, Gürcistan'ın kimi yörelerini gezmiştir. Bir dönem Revan Hanı'nı mektup götürüp getirmekle görevlendirilmiş, bu nedenle Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaşmıştır. 1648′te İstanbul'a dönerek Mustafa Paşa ile Şam'a gitmiş, üç yıl o civarda gezmiştir. 1651′den sonra Rumeli'yi gezmeye başlamış, bir ara Sofya'da bulunmuştur. 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Kandiye, Teselya, Gümülcine, Selanik yörelerini gezmiştir. Kaynaklara göre, Evliya Çelebi'nin gezi süresi 50 yılı bulmaktadır. Evliya Çelebi'nin yaptığı bu geziler yalnız gözlemlere dayalı aktarmaları, anlatımları içermekle kalmaz, araştırmacılar için önemli inceleme ve yorumlara da fırsat verir. Seyahatname'nin içeriği, sadece belli bir çalışma alanını değil, insan düşüncesinin ortaya çıkardığı bütün başarıları kapsamaktadır. Bu özellikten dolayı Evliya Çelebi'nin eseri değişik açılardan bakılarak değerlendirilir. Evliya Çelebi'nin eserini üslup bakımından ele aldığımızda, Evliya Çelebi'nin, o dönemdeki Osmanlı toplumunda, bilhassa Divan edebiyatında yaygın olan düzyazıya bağlı kalmadığını görmekteyiz. Divan edebiyatında düzyazı ayrı bir yaratı eseri kabul edilir, şiir gibi süslü, ayaklı-uyaklı bir biçimle ortaya konmaktaydı. Evliya Çelebi, bir yazar olarak, bu geleneğe uymadı, günlük konuşma diline yakın, kolayca söylenip yazılan bir dil benimsedi. Bu dil akıcı, sürükleyici, yer yer eğlenceli ve alaycı bir dildir. Evliya Çelebi gittiği yerlerde gördüklerini, duyduklarını yalnız aktarmakla kalmamış, onlara kendi yorumlarını, düşüncelerini de katarak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştır. Burada yazarın anlatım bakımından gösterdiği başarı uyguladığı yazma yönteminden kaynaklanmaktadır. Anlatım belli bir zaman süresiyle sınırlı kalmaz, geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş zaman iç içe bulunmaktadır. Bu özellik anlatılan hikayelerden, söylencelerden dolayı yazarın zamanla istediği gibi oynaması sonucudur. Evliya Çelebi belli bir süre içinde, aynı zamanda geçen iki olayı, yerinde görmüş gibi anlatır, böylece zaman kavramını ortadan kaldırmış olur. Seyahatname adlı eserde, Evliya Çelebi'nin gezdiği, gördüğü yerlerle ilgili izlenimler sergilenirken, başlı başına bir araştırma konusu olabilecek bilgiler, belgeler ortaya konmaktadır. Bunlar arasında hikayeler, türküler, halk şiirleri, deyimler, masallar, maniler, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, dernek, eğlenceler, inançlar, karşılıklı insan ilişkileri, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar, sanat ve zanaat varlıkları önemli bir yer tutmaktadır. Evliya Çelebi insanlarla ilgili bilgilerle birlikte, bölgenin evlerinden, cami, mescid, çeşme, manastır, han, saray, kilise, konak, hamam, kule, kale, sur, yol, havra gibi farklı yapılarından da söz etmektedir. Bunların yapılış tarihlerini, onarımlarını, yapan kişiyi, yaptıran kişiyi, onaran kişiyi anlatır. Yapının çevresinden, çevrenin havasından, suyundan söz eder. Böylece konuya bir canlılık getirerek çevreyle bütünlük kazandırmış olur. Seyahatname'nin bir diğer özelliği de değişik yöre insanlarının yaşam biçimlerine, davranışlarına, tarımla ilgili çalışmalarından, süs eşyalarına, çalgılarına kadar ayrıntılarıyla geniş yer ayırmasıdır. Eserin bazı bölümlerinde, gezilen yörenin yönetiminden, eski ailelerinden, oyuncularından, önde gelen ünlü şahıslarından, şairlerinden, çeşitli kademelerdeki görevlilerinden ayrıntılı biçimde söz edilir. Evliya Çelebi'nin eseri dil bakımından da önem taşır. Yazar, gezdiği yerlerde geçen olayları, onlarla ilgili gözlemlerini aktarırken kullanılan sözcüklerden de örnekler verir. Bu örnekler, dil araştırmalarında, sözcüklerin kullanım ve yayılma alanını belirleme bakımından yararlı olmuştur. Bazı yabancı sözcüklerin söyleniş biçimi halk ağzına göre olduğundan bir dilci için bu durum bir yöre ağzının oluşumunu anlamaya yarar.