Seyahatname-i İbrahim Bey veya Vatanseverlik Belası Posts
You can find Seyahatname-i İbrahim Bey veya Vatanseverlik Belası books, Seyahatname-i İbrahim Bey veya Vatanseverlik Belası quotes and quotes, Seyahatname-i İbrahim Bey veya Vatanseverlik Belası authors, Seyahatname-i İbrahim Bey veya Vatanseverlik Belası reviews and reviews on 1000Kitap.
''Seyahatname-i İbrahim Bey veya Vatanseverlik Belası'' başlığı eseri tam olarak yansıtıyor. Kanımca eser hem seyahatname hem de siyasetname özelliği taşıyor.
Ateşli bir vatansever olarak Mısır'da yaşayan İbrahim Bey, babasının vefatından sonra memleketi İran'a gitmeye karar verir. İbrahim Bey, Mahbube isimli bir akrabasını sevmektedir lakin onun
Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz...
“Bilimin olması için güvenlik ve adalet lazım. Bunun ikisi de düşünce ve yazı (basın) özgürlüğü olmadan hiçbir yerde sağlanmıyor...”
...
(Yazım yılı: 1896, Yayın yılları: 1897 Kahire, 1911 İstanbul)
Ne yazık ki, bizim memlekette milletin ileri gelenleri henüz düşünce özgürlüğü ve yazı hürriyetinin zevkini tatmamışlar. O büyük nimetin ülkenin refahına, devletin ve milletin kıvancına ne kadar gerekli olduğunu bilmiyorlar.
Eğer bundan kırk elli sene önce zalimin elinden zulüm gören herkes haykırsaydı, feryat etseydi, haksızlığı kendine ve diğerlerine uygun görmeseydi, zulüm görmeyenlerde mazlumların durumuna korkuyla bakmasalardı, her seyyah kendi gözlemlerini iyi ve kötü art niyetsiz ve kasıtsız yayınlasaydı, kuşkusuz bugün memleketin süregelen bu hastalıklarının tümü iyileşmeye yüz tutup, ülke ve milletin yapısı hastalık ve illetlerden şifa bulurdu. Ne yazık ki hepsi ''bana ne'' dediler ve geçtiler. Fakat çok geçmeden her ne olduysa kendilerine olduğunu görecekler. O zaman ellerini ateşe uzaktan tutmuşlarsa, bugün kendileri o ateşin tam ortasındalar.
Deyim: İmamdan bir beklentisi varsa cemaatle namaz kılmak :)
Onların işleri güçleri birbirinin haklarını çiğneme, yakınları ziyareti kesme, insaniyetsizlik, insafsızlık ve kötü niyetliliktir. Fakat hal böyleyken beş kişi bir araya geldiğinde;
- Yahu kardeşim dünya beş gün, öteki dünyayı da düşünmek lazım, diyorlar.
Fakat hepsi diliyle yalan söylüyor, yaparken inkar ediyor. Onların akıllarından geçmeyen şey hesap gününün sorgusudur. Hayırlar yapıyorlar fakat zenginleri doyuruyorlar, fakirleri değil. Onların işleri hep iki yüzlülük üzerinedir. Beklenti ve çıkarı olmayan hiç kimseye selam vermiyorlar. İmamdan bir beklenti içinde olduklarında cemaatle namaz kılıyorlar.