Şeyda'nın Örgü Keyfi

Hüzeyme Yeşim Koçak

About Şeyda'nın Örgü Keyfi

Şeyda'nın Örgü Keyfi subject, statistics, prices and more here.

About

“Annee! Diktatör!” Ameliyat olsa da dikiş tutmazdı, yanlış mercek takılmıştı. Göz oklarına kaç düşünceli adam asıldı, fikirsizler bayıldı kaldı. Sayılamazdı. Mütemadiyen. ‘Durma ha’ diyen. Dikta rejimi vardı. Tekmil gözleri, görüşleri parçaladı, cerahatlendirip yardı. “Meşum bakışlarını hiç beğenmedim Hâkim Bey. İstediğiniz cezayı kesebilirsiniz.” “Yaz kızım! (Hay Allah suç neydi unutmuşum). Sanığın idamına değilse de, hafifletici sebeplerden dolayı, şık giyiminden, özellikle kravat taktığından ve (sustu bir an) Hımmm, pek güzel gözleri olduğundan beraatına karar veriyorum.”
Estimated Reading Time: 3 hrs. 10 min.Page Number: 112Publication Date: December 2022Publisher: Ares Kitap
ISBN: 9786052200674Country: TürkiyeLanguage: Türkçe
Reklam

About the Author

Hüzeyme Yeşim Koçak
Hüzeyme Yeşim KoçakYazar · 4 books
Ürünlerinde Hüzeyme Koçak ve Hüzeyme Bolay adlarını da kullandı. Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay ile Prof. Dr. Mehmet Naci Bolay amcalarıdır. İlk ve ortaöğrenimini Kütahya’da tamamladı. İstanbul Kandilli Kız Lisesi (1977) mezunu. Hayatını ve çalışmalarını Konya’da sürdürdü. Türkiye Yazarlar Birliği ve Türk Ocağı üyesidir. İlk yazısı Diyanet dergisinde 1971, diğer yazıları Merhaba, Yedi İklim, Gözyaşı, Külöykü, Barem, Berceste, 40ikindi, Edebistan adlı gazete, dergi ve internet sayfalarında yayımladı. Sinderella’nın Pabucu adlı romanıyla 2002 Beyan Yayınları İlk Romanlar Yarışmasında üçüncü oldu. Çeşitli hikâyeleri ile Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmasında ödüller aldı. Pakistan’da Mesut Akhtar Shaikh tarafından Urduca yayımlanan “Türkiye’nin En Güzel Hikâyeleri” (2002) isimli antolojide “Hayriye’nin Düğünü” adlı hikâyesine yer verildi. “Hüzeyme Yeşim Koçak gerçekten kibar bir yazar. Dili ve anlatımıyla nazik bir tarzı var. Sözleri, vuruculuktan, incitici keskinliklerden uzak, küçük bir çocuğu sever gibi, ama bir o kadar da ciddi. Samimi üslûbuyla anlattığı duygularda hep bir sevecenlik, bir yumuşaklık var. Özellikle kullandığı sıfatlar, betimlemeler, güzel bir zincirin halkası gibi ardı ardına sıralanıyor ve insanın aklında hüzünlü ya da sevinçli bir olayı hoş bir hatıra halinde bırakıveriyor. Hikâyelerindeki samimi hava, okuyucuyu kazanmasını sağlıyor. Dahası, yaşananları okuyanın hafızasına da kendi hatırası imiş gibi yerleştiriyor. (…) Koçak’ın hikâyeleri uzak bir diyara duyulan hasret gibi, kavuşulmamış bir maşuka duyulan sevgi gibi, bir annenin çocuğuna duyduğu şefkat gibi kucak açıcı bir duyguyu temsil ediyor. Hüzünlü bir mutluluk da denebilir, Hüzeyme Hanım’ın dünyasına. Ne çılgınca bir mutluluğa, ne de zavallı acılara yer var onun dilinde. Arabesk de yok, aşırılık da. Kanaat ve sabır anahtar kelimeleri.” (Emre Miyasoğlu)