Aslı Tohumcu'nun Taş Uykusu'nda kurduğu gerilimli, rahat huzur vermeyen, dil ve üslûp zorlamaları ile dolu dünyasının bir raslantı olmadığı, yazarın Şeytan Geçti adlı eserinde açıkça görülebiliyor. Yazar okurun konforunu elinden alma ve ona sıkıntılar ve huzursuzluklar yaşatma derdinde, kitabın girişinde aleni olarak dile getirmiş zaten bunu. Taş Uykusu'ndan daha da baskın bir şekilde kadınlarla ilgili olan Şeytan Geçti, bir çok kadın istismarı ve erkek-kadın konforu hikâyesini yine gerilimi yükselten, batabilen dil ve üslûbuyla anlatıyor. Öykü yazan kadın yazarların çokça geçtiği yerler ve yollar bunlar, bu hikâyeler önceden anlatılmıştır belki de, ama Aslı Tohumcu'nun rahatsız etme, batma, yerinde huzur koymama gibi meseleleri dilin kağıt üzerinde kalmasını engelliyor açıkçası. Her iki kitapta da kendini belli eden bu ters, batan, yer yer kaba kalem, eserlere kesinlikle yazara has bir tad katıyor, eserlerin çıtasını daha yüksek yerlere yerleştiriyor. Muhakkak diğer kitaplarını da okumak ve yazarın bu kalemi nerelerde dolaştırdığını görmek, bu alttan almayan ve umursamaz silgisiz kalemi daha iyi tanımak şart. "Kurt Gözler" ve "Belleğin Rüyası" adlı öyküler MUHTEŞEMdiler.
Her okura Aslı Tohumcu'yu öneririm.
MUTLAKA !!!!