Başkomiser Luc'un intihar girişimi ile başlar serüven. Başkomiser Mathieu kendisi gibi katolik inancına sahip olan Luc'un intiharına bir anlam veremiyor.Luc'un intiharını ve Luc'un yarım bıraktığı soruşturmayı incelemeye odaklanır.
Mathieu, soruşturma ilerledikçe, Luc’un intiharından önce araştırdığı cinayetin, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde pek çok örneği olduğunu fark eder.Araştırması derinleştikçe Mathieu, şeytan tarafından hayata döndürüldüklerine inanılan Işıksızlar ile karşılaşıyor.Mathieu, soruşturmasını mantık çerçevesi içinde tutmak için elinden geleni yapıyor. Karşısındaki gücün Şeytan değil, bir ölümlü olduğu fikrine bağlı kalmaya çalışıyor.
Şeytan'ın ışıksızlar ile olan hikayesinin çok fazla uzatıldığını düşünüyorum . Bu konu biraz beni sıktı açıkçası.Ehh yeter be anladık dediğim anlar oldu.
Kitap aslında bir serinin devamı niteliğinde; ilk olarak Siyah Kan , Şeytan Yemini ardından Ölü ruhlar Ormanı'nin okunması daha güzel olabilir.
Grange'nin beğenmediğim bir kitabı henüz yok, bu kitabı da gayet heyecanlıydı. Özellikle son 150 sayfasını anlatamam. Polisiye - Gerilim seven arkadaşların beğenerek okuyacaklarını düşünüyorum.