duygu dağları yüzeye doğru çıkmıştı, o kadar çoktu ki, asla içinden çıkamayacağımdan korkuyordum. öfke. çok fazla öfke. saf, tamamen bir kalp kırıklığı. suçluluk, intikam, üzüntü. bir insanın başına gelebilecek her duygu göğsümde çırpınıp kalbimdeki kanı akıtıyordu.
o anda kalbimdeki kırmızının bir kısmını kaybettim, yerini derin, dipsiz bir siyah almıştı. artık kapkara olmuştu.