Bir Yaşam Dili

Şiddetsiz İletişim

Marshall B. Rosenberg

Şiddetsiz İletişim Quotes

You can find Şiddetsiz İletişim quotes, Şiddetsiz İletişim book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
“Birinin sizin, hakkınızda peşin hüküm vermeden, adınıza sorumluluk almaya ya da sizi belirli bir kalıba sokmaya çalışmadan dinlemesi cidden çok iyi gelir insana.
Sayfa 130
İhtiyaçlarımızın farkına varıp onları açığa vurduğumuzda acımasızca yargılandığımız bir dünyada böyle davranmak son derece ürkütücü olabilir. Özellikle kadınlar eleştiriye çok maruz kalırlar. Asırlardır sevecen kadın imajı, başkalarını gözetme uğruna kendini feda etme, kendi ihtiyaçlarını inkar etme üzerine kurulmuştur. Kadınlar, başkalarının sorumluluğunu yüklenmenin, kendileri için en yüce görev olduğu doğrultusunda eğitildikleri için genellikle kendi ihtiyaçlarını görmezlikten gelmeyi öğrenirler.
Reklam
Empati verebilmek için önce kendimizin empatiye ihtiyacı vardır. Savunmaya geçtiğimizi veya empati kuramadığınızı fark ettiğimizde yapabileceğimiz şeyler şunlardır: (a) Dur, nefes al, kendinle empati kur; (b) şiddetsiz bir çığlık at veya (c) ara ver.
Sayfa 123Kitabı okudu
Kendimizi ifade etmek için gereksindiğimiz ikinci bileşen, duygulardır. Duygularımızı net ve somut bir şekilde algılamayı ve dile getirmeyi sağlayacak bir sözcük darağacı oluşturarak birbirimizle daha kolay bağlantı kurabiliriz.
...Şükretmeyi daha da İyi tanıdıkça, gücenme, çöküntü ve umutsuzluğun gittikçe daha az kurbana olursun. Şükretmek, egonun -sahip olma ve kontrol etme arzusunun- sert kabuğunu yavaş yavaş eritecek bir iksir olacaktır. Şükretmenin özü gerçek tinsel simyadır. Bu bizi cömert bir varlığa dönüştürür,yüreğimizi açar ve ruhumuzu zenginleştirir. SAM KEEN
Aşama 3: Üçüncü aşama olan duygusal özgürlükte, başkalarının ihtiyaçlarına asla korku, suçluluk veya utanç duygularından hareketle değil, şefkatle karşılık veririz. Bu nedenle, davranışlarımız bizim için olduğu kadar, gösterdiğimiz çabayı kabul edenler için de doyurucu olur. Başkalarının duygularını değil, kendi niyetlerimizin ve eylemlerimizin tüm sorumluluğunu üstleniriz. Bu aşamada, kendi ihtiyaçlarımızı başkalarına rağmen karşılayamayacağımızın bilincine varırız. Duygusal özgürlük, ihtiyaçlarımızı, diğerlerinin ihtiyaçlarının gözetilmesine de eşit derecede önem verdiğimizi iletecek biçimde, açıkça ifade etmeyi içerir. İşte şiddetsiz iletişim, bunu yapabilmek için bizi desteklemek üzere tasarlanmıştır.
Reklam
Daha fazla güç, statü ya da imkan sahibi gibi görünen kişilerle empati kurmak daha zordur.
Sayfa 132Kitabı okudu
Biz ihtiyaçlarımıza değer vermezsek, başkaları da vermeyebilir.
Diğer kişinin yargısını kabul etmeyi seçtiğimizde özsaygımızı kaybetmek pahasına kendimizi suçlarız. Bu bizi suçluluk, utanç ve depresyon duyguları gibi bir bedel ödemeye götürür.
Aşama 2: Bu aşamada, başkalarının duygularının sorumluluğunu üstlendiğimizde ve kendimizi yok sayarak bu sorumluluğu yerine getirmeye çalıştığımızda ödediğimiz yüksek bedelin farkına varırız. Yaşamımızda neler kaçırdığımızı ve kendi ruhumuzun çağrılarına ne kadar az kulak verdiğimizi fark edip öfkelenebiliriz. Bu aşamaya şakayla karışık, Başkaldırı dönemi diyorum, çünkü bu aşamada bir başkasının acısı ile karşılaştığımızda, “Bu senin sorunun! Duygularından ben sorumlu değilim!” gibi isyankar yorumlara yapmaya eğilimli oluyoruz. Nelerin sorumluluğunu alamayacağımızı artık biliyoruz, ama bundan sonra duygusal köleliğe düşmeden diğerlerini nasıl gözeteceğimizi öğrenme zamanı geldi.
Reklam
Ricamızda ne kadar net olursak, ricanın yerine getirilmesi o kadar olasıdır.
Başkalarının yaptıkları, duygularımızın tetiklicileri olabilir, sebebi değil.
Birinin sizin hakkınızda peşin hüküm vermeden, adınıza sorumluluk almaya ya da sizi belirli bir kalıba sokmaya çalışmadan dinlemesi cidden çok iyi gelir insana.
Birçoğumuz, bizi ne hissettiğimiz ve neye ihtiyaç duyduğumuzun farkında olmaya yönlendiren bir dille değil de aksine etkilemeye, karşılaştırmaya, talep etmeye ve yargılamaya yönlendiren bir dille büyüdük.
Duygusal özgürlüğe doğru yol alırken ilişkilerimizde çoğumuzun üç aşama deneyimlediği anlaşılıyor. Aşama 1: “Duygusal kölelik” olarak adlandırdığım bu aşamada, kendimizi başkalarının duygularından sorumlu sanırız. Herkesi mutlu etmek için sürekli çaba harcamamız gerektiğine inanırız. Eğer mutlu görünmezlerse bundan bizim sorumlu olduğumuzu ve bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünürüz. Bu inanç bizi sonunda en yakınımızdaki insanları bile kolaylıkla yük gibi görmeye götürebilir.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.