Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm

Judith Butler

Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm Hakkında

Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Toplumsal çatışmalarda şiddete ve şiddetsizliğe başvurmanın siyasi ve etik boyutlarını tartışan Butler açıkça şiddetsizlikten yana tavır alıyor. Butler, meşru şiddet tekelini elinde tutan aktör olarak devletin şiddet tanımındaki muğlaklığı kendi amaçları doğrultusunda nasıl kullanabildiğini gösterirken, bir yandan da şiddetsizliği savunmak için yeni bir tasavvur geliştiriyor ve şiddetsizliği toplumsal eşitliğin bir gereği olarak temellendiriyor. Şiddetin özsavunma olarak meşrulaştırılmasında sorunlu bulduğu sınırı, kimin “öz”, yani “biz” olarak tanımlanageldiğini ve bu sınır var olduğu sürece şiddeti özsavunmayla gerekçelendirmenin nasıl bir dışlama, dolayısıyla eşitsizlik yarattığını tartışıyor. Yine eşitlik açısından, bütün yaşamların aynı derecede önemli addedilmesi için insanlar daha hayattayken “yası tutulabilirliğin” nasıl pay edildiğini düşünmeye çağırıyor. Klasik sözleşmeciliğin temelinde yatan bireyciliğin eleştirisiyle birlikte, Butler şiddetsizliği karşılıklı bağımlılığın kaçınılmazlığına dayandırıyor. Siyaset ve felsefeyle ilgilenen okurlarımızın zevkle okuyacağına inanıyoruz. (Tanıtım Bülteninden)
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 26 dk.Sayfa Sayısı: 192Basım Tarihi: Ocak 2022Yayınevi: Metis Yayıncılık
ISBN: 9786053162469Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 53.8
Erkek% 46.2
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Judith Butler
Judith ButlerYazar · 18 kitap
Judith Butler (d. 24 Şubat 1956); feminist felsefe, queer kuramı, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış ABD'li postyapısalcı filozof. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de Retorik ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümlerinde profesör olmanın yanı sıra European Graduate School'da Hannah Arendt Felsefe Profesörü'dür. Butler 1984'te Yale Üniversitesi'nden, akabinde Arzu Özneleri: Yirminci Yüzyıl Fransa'sında Hegelci Yansımalar adıyla basılan felsefe dalında doktora derecesi aldı. 1980'lerin sonuna doğru, farklı öğretim/araştırma merkezleri arasında (en dikkate değer olanı Johns Hopkins University - Humanities Center, İnsanbilimleri Merkezi), feminizmin "önkabullenilmiş terimlerini" sorgulamak için Batılı feminist teorinin içinde "post-yapısalcı" çalışmalarda bulundu. Çalışmaları Cinsiyet Sorunu: Feminizm ve Kimlik Bozulması (1990) 1990'da, Butler'ın kitabı Cinsiyet Sorunu farklı dillerde 100,000 kopyadan fazla sattı. John Waters'ın 1974 yapımı benzer isimli, başrolünü drag queen Divine'in oynadığı filmi Kadın Sorunu 'nu ima eden başlıklı kitap; Cinsiyet Sorunu, eleştirel bir şekilde Simone de Beauvoir, Julia Kristeva, Sigmund Freud, Jacques Lacan, Luce Irigaray, Monique Wittig, Jacques Derrida, ve en çok Michel Foucault'nun çalışmalarını tartışmaktadır. Kitap o kadar ünlendi ki entelektüel bir fanzin olan Judy'ye ilham kaynağı oldu. Cinsiyet Sorunu kitabında Butler'ın iddiasının açıklanması zor olan noktası cins, cinsiyet ve cinselliğin kategorilerinin tutarlığının, -mesela erkek vücutlarda maskülen cins ve heteroseksüel arzunun sözde doğal tutarlılığı- kültürel anlamda zaman içeresinde stilize hareketlerin tekrarı süresince yapılandığıdır. Bu stilize vücut hareketleri, tekrarı esnasında, gerekli ontolojik "çekirdek" cinsiyetin görünüşünü oluşturur. İşte bu Butler'ın, cins ve cinsellik ekseninde cinsiyeti performansa bağlı olarak kuramsallaştırdığı anlayıştır. Cinsiyet, cins ve cinselliğin performansı, ne yazık ki, Foucault'nun Disiplin ve Cezası'ndan ödünç alarak kendisinin "düzenleyici konuşmalar" olarak adlandırdığı yapının içinde cinsiyet kazandırılan, cinselleştirilen ve arzulanan nesneyi konumlandıran Butler'ın içinden gelerek yaptığı bir seçim değildir. Aynı zamanda "anlaşılabilmenin çatıları" veya " disiplin rejimleri" olarak adlandırılan bu olgular hangi cins, cinsiyet ve cinsellik seçeneklerinin toplumsal olarak tutarlı veya "doğal" olarak görülmesine izin verme konusunda karar almaktadır.