sanırım biraz daha uyursak hepimiz kendimizi daha iyi hissederiz, dedi Nijel diplomatik bir edayla. gün ışığında hayat hep daha güzel görünür. yani hemen hemen hep.
yıllarca sıkıntıyı aramış ve asla bulamamıştı. tam eline geçirdiğini sandığında mahşer günü senaryosuna dönüşüyordu. birilerinin kendi istekleriyle elli yıllık sıkıntıdan vazgeçebilmeleri zayıf hissettirdi rincewind'i. önünde elli yılla can sıkıntısını sanat mertebesine ulaştırabileceğini düşündü. yapmayacağı şeylerin haddi hesabı olmazdı.
babamdan da tekne bağlayabileceğin kasları, kızgın teneke üzerinde sürünen bir yılanın reflekslerini, korkunç bir çalma dürtüsünü ve ne zaman biriyle tanışsam otuz metreden iki kaşının ortasına bir bıçak fırlatma dürtüsünü almışım.
neden bilmem ama bilinmedik ülkelerde egzotik canavarların pençelerinde kesin ölüm olasılığı bana göre değil. denedim de bir türlü ısınamadım. demem o ki, herkes kendi yoluna ve ben sıkılayım diye yaratılmışım.
efsaneye göre son gerçek şifacılardan biri olan Maligree, Bahçe’yi küçük, zaman ötesi, dünya işlerinden uzakta huzur içinde bir sigara tüttürerek düşüncelere dalabileceği özel, kendi kendini kilitleyen bir evren olarak yaratmıştı.
Disk dünya serisinin beşinci, Sihirbazlar alt serisinin üçüncü kitabı Hasbüyü; mizahi anlatımı, keyifle okunan kurgusu, dengeli bir düzlemde sunulmuş absürt öğeleri ile eğlenceli ve beğendiğim bir yapıya sahipti. Belirli bölümlerinin uzadığını ve durağan bir işleyişe sahip olduğunu düşünsem de; Rincewind karakterinin etkisiz davranışları ile