Eron Hostovsky, Yahudi asıllı Çek bir yazar. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya’nın Çekoslavakya’yı işgal etmesinin hemen öncesinde Dışişleri Bakanlığı’nda çalışırken, şans eseri Paris’e gönderilir. Hostovsky’nin Paris’te olduğu esnada Almanya Paris’i işgal eder. Bunun üzerine ABD’ye göç eden yazarın ailesinin tüm fertleri Nazi toplama kamplarında öldürülür.
Yazarın hayatından çokça izler taşıyan Sığınak, Çekoslavakya’nın işgalinden birkaç gün önce özel sebeplerle Paris’e seyahat eden bir mühendisin sonrasında başından geçenleri eşine anlattığı bir mektup aslında. Eşine karşı duygularını sorgulamaları, pişmanlıkları, eş ve baba kimlikleriyle çatışmasıyla başlıyor ve seyahatinden sonra başından geçenleri anlatmasıyla devam ediyor. Çekoslavakya’nın işgali nedeniyle evine dönemeyen karakterimiz, Paris’in de işgal edilmesi üzerine Normandiya’da bir arkadaşının bodrumuna sığınıyor. Buradaki yaşantısıyla beraber varoluşsal sancılarına da tanıklık ediyor ve zihin, anılar ve hafızayla ilgili hezeyanlarını da okumaya başlıyoruz. Kısacık bir metinde insanın ‘normallik’ sınırını can havliyle ne kadar kolay aşabileceğini, kendini korumak söz konusu olduğunda diğerlerine güvenin kırılganlığını ve bu muğlaklığın insana yaşattıklarını, savaş gibi büyük travmaların bir köşede duygusal ilişkilerini sorgulamakla meşgul, sıradan insanın hayatını birden nasıl alt üst edebileceğini çok güzel işlemiş yazar. Karakterin ruh halini adım adım, oldukça başarılı yansıtmış. Akıcı ve sürükleyici bir anlatıma sahip kitabı çok beğendim.
