- Siz, ailenin tek oğlu muydunuz?
- Hayır, bir kardeşim vardı, adı William. İkiz doğmuştuk: İki su damlası kadar tıpkı tıpkısına birbirimize benziyorduk.
- Kardeşiniz öldü mü?
- Bilmem ki..
- Nasıl? Bilmiyor musunuz?
- Evet, bilmiyorum. Ölen kardeşim miydi, yoksa ben miydim, bunu hala bilmiyorum.
Büsbütün şaşıran gazeteciye, büyük mizahçı anısını şöyle anlatıyor:
- Bakınız, bu iş nasıl oldu: İki kardeş, pek küçüktük. Bizi yıkamak için bir banyoya koymuşlardı. İkimizden birisi boğuldu. Ama boğulan William mıydı, yoksa ben miydim, bunu hiç kimse anlayamadı.
Mark Twain’in 17 öykü ve bir kısa skeçten oluşan eseri.
Kitaba ismini veren ilk öyküsü -en iyisi- Sığır Sözleşmesi bize tanıdık. İçerik olarak olmasa da eleştirdiği şeyi biliyoruz. Okurken
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ın hikayesi geldi aklıma. Devlet dairesine işiniz düşmeyegörsün halledene kadar ömrünüz biter. Tabii eskiden, şimdi değişmiştir herhalde.
Öykülerin tamamında mizah varken bazılarında ince ince eleştiriler, tatlı tatlı ironiler, sonuna kadar yüzde bir tebessüm. Birkaçı hariç öykülerin çoğu iyi.
Kitabın yeni basımının olmaması garip, bir yerlerde unutulmuş galiba. PDF’ni okudum, ki çok eski bir basım olmasına rağmen dili gayet sade idi. Kitapla ilgili ne burada ne başka bir yerde pek bilgi olmadığı için yazdım bunu.(belki ben bulamadım)
Ağır bir kitabın yanında nefes almak adına okunabilecek ikinci bir kitap olabilir.
Bir yerlerde bulursanız okumaktan çekinmeyin.
İyi okumalar.