Şiir Hikayeleri

Haluk Oral

Quotes

See All
Ahmet Arif:
Şunu da söyleyeyim, başlangıçta 'eskittim' değil, 'çürüttüm'dü o sözcük.Yani Hasretinden Prangalar Çürüttüm.Fakat bu 'çürüttüm' sözcüğünü sevmedim.Her ne kadar doğrusu 'çürüttüm' de olsa sevemedim.Bir de bu sözcükte üç tane 'ü' geliyor ya arka arkaya, kulağımı tırmaladı.İç kulağımı,yani gönlümü tırmaladı.Her şairin bir de yüreğinde kulağı vardır.Onu tırmaladı işte.Müzik ve anlam bakımından daha güçsüz buldum.O nedenle 'eskittim' dedim.
Sayfa 38 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
üzdü.
Mevhibe Beyat, Özdemir Asaf’ın kendisine beslediği platonik aşkla “Lavinia” olarak edebiyatımıza girmiştir. Fakat Lavinia Özdemir Asaf’a aşık değildir.
Sayfa 6 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
AHMED ARİF
"Yaşamımda en büyük sevinci baba olduğum gün duydum. İnanır mısınız, tam iki yıl oğlumun nüfus kağıdını cebimde taşıdım. Cebimdeki sanki dünyanın en zengin cüzdanıydı. Oğlum olmuştu. Oğlum, dünyanın en güzel güvercini...dünyanın en güçlü silahı." Ahmed Arif
Everest YayınlarıKitabı okudu
Esas itibariyle bir değişimin şiiridir Tohum; hem Melih Cevdet Anday’ın Garip şiir akımının temel zihniyet tarzından kopuşunu, hem de bir adım ileri giderek yeni bir şiir anlayışına zemin hazırlayışını simgeler. Bu açıdan bakıldığında, Anday’ın yaşamında bir kilometre taşıdır Tohum. Kendisiyle yapılan söyleşilerde Garip’ten bu şiirle ayrıldığını ifade etmesi de bunun somut göstergesidir zaten.
Sayfa 51
Salim Rıza hocanın anısına Doğan Hızlan'ın kaleme aldığı yazıdan
... Onun öğrencileri hem iyi bir edebiyat okuru, hem de iyi birer yazar, şair oldular. Çünkü ancak onun gibi edebiyat öğretmenleri, yetenekleri mayalandırmayı başarabilirlerdi. Edebiyatı, teknik bilgilerden, kurallar toplamından, vezin eziyetinden arındırıp, onun hayatı güzelleştiren işlevini öğretti. Edebiyatın, bir yaşama sevincine dönüştüren gücünü gene onda gözlemledim. Türkiye'de yayınlanmış bütün antolojilerinden daha fazla şiir belleğindeydi. Çok güzel şiir okurdu. Sevmediğiniz bir şairi bile ondan severdiniz. Salim Rıza Kırkpınar öyle bir edebiyat öğretmeniydi ki, aynı zamanda sözlü geleneğin büyük ustası ve önemli bir temsilcisiydi. Genç kuşaktan bazı yazarlarla, şairlerle karşılaştığında, diyaloglarına tanık olur, şaşırırdım. Yalnız ben mi, daha çok konuştuğu genç yazarlar, şairler. “Beni tanıyor musunuz efendim,” diye yanına yaklaşıp adını söyleyen bir genç edebiyatçıya, kitapları üzerine eleştirilerini söyler, hayranları arasına onları da katardı. Edebiyat öğretmenliğinden emekli olmuştu, edebiyattan değil.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.